Yenidoğan Çetesi bebekleri öldürürken kameraları kapatıyormuş.
Yenidoğan Çetesi davasında 47 sanığın yargılandığı davada, sanıkların dinlenilmesine devam ediliyor. Çetenin hemşirelerinden Damla Atak, yenidoğan servisinde kameraların çıkarıldığından haberi olduğunu söyledi.
Gazete Güncel- İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince, adliyenin konferans salonunda dün yapılan duruşmada, Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulunmuştu.
Tutuksuz sanıklar bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Dava bugün de saat 9:30'da başladı.
“BABANIN ELİNE TUTUŞTURULAN KAĞITLARLA İLAÇ ALDIRILMIŞ AMA KULLANILMAMIŞ”
Kaya Bebeğin avukatı Damla Atak’a "Kaya Bebeğin yatışı 6 gün gösterilmiş, 4 bin liraya ilaç aldırmışsınız, kullandınız mı?" diye sordu. Atak önce ilaçların adını sorunca babanın hatırlamadığı belirtildi. Atak, "Yoğun bakımda bebeğe dışarıdan gelen bir ilaç kullanılmadı." derken, avukat, "Baba, bizzat eline tutuşturulan kağıtlarla ilaç almış." deyince Atak, "Bunun mümkünatı yok, gerçekten öğrenmek istiyorum. Reçeteli mi?" diye sordu. Avukatın, "Reçeteli olsa bilirdik zaten, biliyor musunuz?" diye sorunca Atak, "Hayır, ilk defa sizden duyuyorum." yanıtını verdi.
"DÖRT DÖRTLÜK BİR YÖNETİM VARDI"
Fırat Sarı ile ilgili sorulan soruya ise, "Duygu Hastanesi’nde Fırat Sarı ile çalıştık. Oranın dört dörtlük bir yönetimi vardı. Bende kesinlikle ilaç talepleri olmamıştı. Güney Hastanesi’nde de yönetim çok titizdi." yanıtını verdi.
“İLERİ DERECE SAMİMİYETİMİZ VARDI”
Mahkeme Başkanı, Damla Atak’a "Gıyasettin ile samimiyetin var mıydı?" diye sorunca "İleri derecede samimiyetimiz vardı." yanıtını verdi.
YOĞUN BAKIM KAMERALARI ÇIKARILMIŞ
Damla Atak’a "Sabah 08.00’de ne oldu?" denilince "Saat 08.00’de gittim, bebek alanda değildi. Gittiğimde bebeğin öldüğünü söylediler. Daha sonra denetimciler geldi ve dosyayı istedi." dedi. "Kamera kayıtlarına ilişkin ne diyeceksin?" sorusuna ise "Bu kameraların çıkarıldığını biliyorum ama başhekime hesap soramam. Kameraları çıkardıklarını biliyorum ama bebek Kaya’dan önce mi yoksa sonra mıydı, hatırlamıyorum." dedi.
"KABUL ETMİYORUM"
Olay sırasında kendisi orada olsa da olmasa da Kaya bebeğin eks olacağını söyleyen Atak, "Ben de orada olsaydım, sorun değişmeyecekti. Yine bebek eks olacaktı, yine ihmalden sorumlu tutulacaktım. Beni arasa gider miydim? Vicdanen giderdim. Haberim olmadığı halde bebek Kaya’nın ölümünden sorumlu tutuluyorum, kabul etmiyorum" dedi.
“KAYA BEBEĞİN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU TUTULUYORUM”
Damla Atak Kaya bebeğin ölümünde neler olduğunu şu sözlerle açıkladı:
Gece sorumlusu olarak çalışıyordum. Batuhan Çetin de gece sorumlusuydu. O gece shift olarak Batuhan’ı bıraktığım için Kaya Bebek’in ölümünden sorumlu tutuluyorum. Evet, Batuhan hemşire yardımcısı ama bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Ona bakarsanız ben de acil tıp teknisyeni çıkışlıyım, benim de orada olmamam gerekirdi. Bebeğin kalp atımında bir sıkıntı yoktu. Savcılık ifadesinde bana 'Bebeğin kötü olduğunu bilerek Batuhan’a neden bıraktın?' diye sordular. Evet, Batuhan’ı bıraktım ve eve gittim ama bebeğin acil bir durumu söz konusu değildi. 500 gramlık bir bebekten bahsederken, meslektaşlarım bilir ki genel durumu kötü olarak bildirilir. Ancak o an için acil bir durum yoktu.
“BEBEĞİN AKCİĞERLERİ KANIYORDU, DOKTOR YOKTU”
Mahkeme Başkanı, hemşire Damla Atak’a "Bebek Kayan’ın doğumuna kim girdi?" diye sordu. Atak, "Bebeğin doğumuna kendim girdim. Anestezi doktoru ile birlikte doğumdan sonra hep beraber yenidoğan yoğun bakıma çıktık. Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldı, 500 gramlık bebek hastanedeydi. Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime yazdım. Sabah Ali Bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Bunun ardından yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu. Daha sonra klinikte Oktay Bey vardı, onu getirdi. Ancak Oktay Bey yenidoğanla ilişkili bir doktor değildi, yoğun bakıma bakması gerekmiyordu. Oktay Toruldu ismi, kendisini suçlamıyorum. Bu onun görevi değildi zaten. Kendisi çocuk alanında uzman bir doktordu." dedi. "Bebeğin gelişini kim sağladı?" sorusuna ise "Aslında bize gelen anneydi. Anne getirildi. Annenin Esencan Hastanesi’nde bekletildiğini, daha sonra Güney Hastanesi’nde yer bulunduğunu biliyorum ama yenidoğan yoğun bakımı ile ilgili görüşme yapıldı mı bilmiyorum." Bebeğin doğum doktorunun ise "Songül Hanım" olduğunu söyledi.
ARA BİTTİ
Duruşmanın aradan sonra devam ettiği belirtildi. Kaya Bebeğin ölümünden sorumlu tutulanlar arasında olan Damla Atak'ın konuştuğu ifade edildi.
ARA VERİLDİ
Duruşmaya 30 dk. ara verildiği belirtildi.
"ÖRGÜT OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Çağla Durmuş’un savunmasını üstlenen avukat, “İdari hiyerarşiden dolayı örgüt olmadığını düşünüyorum” dedi.
MAHKEMEDE SONUNDA HEMŞİREDEN KORKUNÇ İTİRAF GELDİ
Mahkeme Başkanının "Fırat Bey, hastalarda dosyada değişiklik yapmanızı istermiş. Nasıl bir değişiklik?" diye sorunca Durmuş, "Fırat Sarı hastayı entübe göster derdi." dedi. Mahkeme Başkanı, "Olması gereken ne?" diye sorunca Durmuş "Hasta neyse onu göstermek." dedi. Mahkeme Başkanı "Burada Fırat Sarı’nın amacı neydi?" diye sorulunca ise "Daha fazla kazanç." itirafında bulundu.
"KARAKOÇ BEBEK KÖTÜLEŞTİĞİNDE NE YAPTINIZ?"
İddianameye göre, Yalova’dan Bağcılar’a sevk edilen Sibel Karakoç’un bebeği Havvanur, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu hayatını kaybetti.
Hemşire Çağla Durmuş’a "Karakoç bebek kötüleştiğinde ne yaptınız?" diye soruldu. Durmuş "Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Entübe ettik. Hastanın müdahalesine başlıyoruz, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber veriyoruz. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet yazdı." dedi. Mahkeme Başkanı, "Mehmet nerede çalışıyordu?" diye sorunca Durmuş, "TRG Hospital." yanıtını verdi. "Doktor olarak kim vardı?" sorusuna ise "Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı bilmiyorum." dedi.
"BAKALIM BİR ŞEY YAKALAYACAKLAR"
Denetim öncesi Çağla Durmuş'un "Bakalım bir şey yakalayacaklar" derken neyi kastettiği sorusuna Durmuş "Dosyalama işlemleri hakkında eksikliklerden bahsediyorum, çünkü vardı" dedi.
"DOLANDIRMIŞ OLSAM MAŞIMDAN ÇOK DAHA FAZLASI OLURDU"
Durmuş kendisini "Herhangi bir örgüte üye değilim, ortada örgüt var mı bilmiyorum. Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. 13 yıldır hiçbir hatayı ihmal etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum, dolandırıcılığı da kabul etmiyorum. Hastane maaşıyla geçinen bir insanım, bir sürü borcum var. Dolandırmış olsam çok daha fazlası olurdu." sözleriyle savundu.
Mahkeme başkanının "Kolluk ifadenin 43. sayfasında İlker Gönen ile bir konuşman var. 'Artık bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa' demişsin. Ne diyorsun?" sorusuna Durmuş "Hastayı ihmal edecek şekilde bırakmak değil, serzenişte bulunuyorum. Malzeme temini konusunda sıkıntı yaşıyorduk." dedi.
HEMŞİRE ÇAĞLA DURMUŞ KONUŞUYOR
Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş'un konuşmaya başladığı belirtildi. Cansu Akyıldırım'ın ifadesi sona erdi.
“YA ONLAR YA BEN DEDİM”
Avukat, Cansu Akyıldırım’a "Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumetin var mı?" diye sorunca Cansu Akyıldırım, "Sevmem ama saygı duyarım. Tam husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız." dedi. "İşten çıkarmalarla ilgili yönetime tavsiyede bulundun mu?" sorusuna ise "Evet, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime söylemiştim. 'Ya onlar ya da ben' dedim." dedi.
“FIRAT SARI İLE 3 YILDIR İLİŞKİM VARDI”
Mahkeme Başkanının "Fırat Sarı ile samimiyetin var mıydı?" sorusuna Cansu Akyıldırım, "Evet, vardı. 3 yıldır ilişkim vardı. 2021-2023 yılları arasında." dedi. Mahkeme Başkanı "Ne zaman tanıştınız?" diye sorunca Cansu Akyıldırım "2019’da." dedi.
"SAVUNAMAM"
Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’a "Sümeyye Nur Arslan, sana 'Sende var mı örnek?' diye sorunca sen de, '3. basamak, hiçbiri doğru değil, o adamın yanına gidemem hatta ben bu epikrizlerin hiçbirini savunamam' demişsin. Ne diyorsun?" diye sorunca
Cansu Akyıldırım, "Denetim dosyası ile alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Bu epikrizlerin hiçbirini savunayım dediğimde, gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala-yapıştır işlemleri yapıyordum." dedi.
Mahkeme Başkanı "Fırat Sarı’yı ne zamandan beri tanıyorsun?" diye sorunca ise "2019’dan beri tanıyorum. Reyap’ta beraber çalıştık." dedi.
"BEN GÖZÜMLE GÖRMEDİM"
İlaçların satışı sorulan Cansu Akyıldırım, "2023 sonlarına doğru, sabah Fırat Sarı beni aradı. Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Sonra üçümüz oturduk. Daha sonra Fırat Sarı, ‘Yaptın mı gerçekten?' dedi. Sonra Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi. Ben bunu gözümle görmedim." dedi.
"BENİM YETKİM YOK İNKAR EDİYORUM"
Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’ "Epikrizleri değiştirelim, Cansu’yla iletişim kuralım" denildiğini sorduğunda Akyıldırım, "Formatı atarlarsa sisteme atarım ama değiştirme yetkim yok. Ben o dönemde Birinci Hastanesindeydim. Böyle bir konuşmadan haberim yok." dedi.
CANSU AKYILDIRIM'IN İFADESİ ALINIYOR
TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım'ın ilk olarak ifadesi alındığı belirtildi.
DURUŞMA BAŞLADI
Salonun düne göre neredeyse yarı yarıya daha az kalabalık olduğu belirtildi.
Yenidoğan Çetesi hemşiresi kendini Kurtlar Vadisi repliğiyle savundu
İKİNCİ DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
AA'da yer alan bilgilere dünkü duruşmada dikkat çeken savunmalar şöyle:
Tutuklu sanık Deniz Korkmaz, iddianamede yer alan para transferleri kayıtları için çalıştıkları hastanelerde aldıkları paralar az olduğu için hastanelerdeki bazı işletmelerin kendilerine para gönderdiğini ifade etti.
KURTLAR VADİSİ'YLE SAVUNMA YAPTI
Tutuklu sanık Hasan Basri Gök "Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir" sözüyle kendini savundu ve bu sözün Kurtlar Vadisi adlı dizide geçen bir replik olduğunu söyledi.
"CİMER'E BEN ŞİKAYET ETTİM AMA TUTUKLUYUM"
Deniz Korkmaz, soruşturmada geçen CİMER şikayetini kendisinin yaptığını ama yine kendisinin tutuklandığını kaydederek, "Asla pişman değilim, hiçbir sorumluluğum yoktur. Hiçbir hastanın canına kastetmedim. Zaten mahkemenin de buna yönelik suçlaması yoktur." ifadelerini kullandı.
GMZ Sağlık Hizmetleri adlı şirketin sahibi Korkmaz, şirketi kendisinin kurmadığını, tutuklu sanık Fırat Sarı'nın bu şirketi kendisinin üzerine açtığını söyledi. Bunun büyük ve sıkıntılı bir şey olduğunu bilmediğini iddia etti.
Bu davayı kendisinin ortaya çıkardığını söyleyen Korkmaz, "Soruşturmayı başlatan şikayet benim CİMER şikayetim. Korkum olsa böyle bir şeyi yapmazdım." ifadelerini kullandı.
Sanık Fırat Sarı'nın PKK terör örgütünden ceza aldığını nereden öğrendiğinin sorulması üzerine Korkmaz, "Ben şikayet dikkati çeksin diye yaptım. Başarılı olduğumu da düşünüyorum." dedi.
Bunun üzerine Sarı'nın avukatı, "Topluma Kazandırma Kanunu" kapsamında, bu bilgiyi yaydığı için Korkmaz'dan şikayetçi olunmasını talep etti.
"ÖRGÜT VARLIĞINI REDDEDİYORUM"
Sanık Hüseyin Günerhan bir örgüt olmadığını söyleyerek, "Örgütün varlığını reddediyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışıyoruz. Kimse kimseden emir almıyor. Burada bir örgüt yok." dedi.
Günerhan, ayrıca "Sağlık sisteminde mutlak monarşi vardır. Hiyerarşik sistem vardır. Burada örgüt yoktur. Bir hastanenin aklınıza gelebilecek bütün bölümlerinde çalıştım. İnsan hayatının başladığı ilk noktadan son noktaya kadar her yerde çalıştım. Reyap Hastanesi'nde çalıştığım dönemde Fırat Sarı'yla çalıştım. Günlük paraya ihtiyacımız olduğu zaman sigortasız olarak gece nöbete gideriz, sabah paramızı alırız. İstanbul'da birçok hastanenin yenidoğan bölümünde çalıştım." dedi.
Günerhan ayrıca burada kimseyi savunmak için konuşmayacağını, bunu da sözlerinin anlaşılması için söylediğini belirtti.
Tutuklu sanık İlker Gönen'le hastanelere baskın yapıldığına dair konuşmasının sorulması üzerine ise "Konuşmada, 'Çalıştığım kurumda dosyalar uyumludur, herhangi bir sıkıntı olmaz. İsteyen denetime gelebilir' cevabını veriyorum. Gayet açık değil midir?" ifadelerini kullandı.
Günerhan, sanık Hakan Doğukan Taşçı'yla konuşmasında "Çocukları öldürüyorlar" demesiyle ilgili soruya karşılık da bilgisi olmadığını, muhtemelen iddianamede yer alan Kaya bebekle ilgili konuştuğunu söyledi.
"CİNAYET KOĞUŞUNDA YATTIM BAŞIMA BİRŞEY GELEBİLİRDİ"
Örgüt üyesi olmadığını söyleyen Günerhan, "Burası da örgüt değil. Ben Silivri Cezaevi'nde 6 aya yakın cinayet koğuşunda yattım. Savcılık dosyamda 'İhmalden kaynaklı cinayet' dedi. Bana 'Pardon yanlış yazmışız' dedi. Ya bana bir şey olsaydı nasıl hesap verecektiler. Ben ailemden çok hasta gördüm, insan kurtardım. Cinayet koğuşunda yattım." dedi.
İLACI 600 TL'YE ALIP 1000 TL'YE SATTILAR
Tutuklu sanık Hüseyin Gündüz de savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini söyleyerek bir tek Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıdığını ileri sürdü. "Ondan ilaç aldım. Bu ilaçları nasıl temin ettiğini bilmiyorum. Suç olduğunu bilsem almazdım. Hakan Doğukan'dan Curosurf diye bir ilaç aldım. 600 TL'ye aldığım ilacı bin TL'ye, sosyal medyadan tanıdığım Reşat isimli birine sattım." dedi.
Gündüz, bu ilaçlardan kazandığı paranın sorulması üzerine, kutu başı 400 lira eklediğini, 50-60 kutu sattığını, buna göre 24 bin lira kazanmış olması gerektiğini ancak tam olarak hatırlamadığını ifade etti.
Savcılık sorgusunda bu satışlardan 100 bin lira kazandığını söylediğinin ifade edilmesi üzerine Gündüz, "İlk defa savcının karşısına çıkıyordum. O anda kabataslak hesap söyledim." açıklamalarında bulundu.
Gündüz, sanık Taşçı'nın gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere sattığını, bundan dolayı da kendi satın aldığı ilaçların mümessilden geldiğini sandığını, Taşçı'ya ilaçların nereden geldiğini sormadığını ileri sürdü.
Sanık Gündüz, bu satışlarla ilgili Taşçı'ya pay vermediğini de belirtti.
Sanık avukatlarından biri, duruşmaların geç saatte bitmesi nedeniyle cezaevinde müvekkilleriyle görüşemediklerini belirterek, duruşmanın erken bitirilmesini istedi. Mahkeme başkanı, bunu değerlendireceklerini söyleyerek duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Aradan sonra başkan, ilerleyen günlerde duruşmanın daha uzun saatler süreceğini, avukatların müvekkilleriyle görüşmesi için bir sanığı daha dinleyip duruşmayı bitireceklerini ifade etti.
"ÖRGÜTLE ALAKALI HESAP HAREKETİM YOK"
Sanık Fehmi Alperen, 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 112 Acil Çağrı Merkezi'nde işçi statüsünde, ambulans şoförü olarak çalıştığını, bağlı bulunduğu yerde yenidoğan sevki yapılmadığını söyleyerek "Örgütle alakam yok. Örgütle ilgili hesap hareketim yok." dedi.
Alperen, ayrıca bir danışmanlık şirketi olduğunu, bu şirketin yurt dışından gelecek hastalarla ilgili çalıştığını belirterek, "Bu hastaların hastane arayışları oluyor. Tarafıma başvurduklarında önerilerde bulunuyorum. Kendi istekleriyle gidip tedavilerini oluyorlar." dedi.
Anlaşmalı olduğu için hastaneden para aldığını ifade eden Alperen, hastalardan para almadığını ifade etti. Kaya bebeğin sevk sürecinin sorulması üzerine, sanık ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'e, bebeğin 112'de yer olmadığı için 4 saat Esencan Hastanesi acilinde beklediğini söylediğini, Özdemir'in de Güney Hastanesi'nde yer olduğunu kendisine ifade ettiğini duyurdu.
Aileye Güney Hastanesi'nde yer olduğunu söylediğini belirten Alperen, ailenin de sevki onayladığını söyledi. Tansiyonu yüksek olan ve 4 saat hastanede bekletilen bebekle vicdanen ilgilendiğini savunan Alperen, herhangi bir maddi kazancı olmadığını iddia etti.
CİRO ARTIŞI SORULDU
Mahkeme heyeti üyesi bir hakim, Alperen'e, hastane sahibi ve başhekimlerin usulsüzlüklerden haberdar olduğuna, zaman zaman ciro artışı için sanık Fırat Sarı'ya baskı yaptıklarına dair konuşmasını sordu. Bunun üzerine sanık avukatı, bu sorunun sorulmamasını istedi.
Duruşma savcısı ise Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince heyetin sorusuna itiraz edilemeyeceğini dile getirdi. Soruyu yanıtlayan Alperen, bu konu hakkında bilgisi olmadığını savundu.
DURUŞMA BUGÜNE ERTELENDİ
Alperen savunmasında ayrıca "Burada bir örgüt olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Buradaki arkadaşlar hasta ile doktor arasında iletişimi sağlayan insanlar." söyledi.
Yaklaşık 9 saat süren ve 5 sanığın dinlenildiği duruşma, bugün saat 09.30'a ertelendi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.