Atatürk Üniversitesi'nde seçim öncesi esen rüzgâr
Kamuoyu, Erol Oral'ın adaylığı ve de iki dönem yaptığı rektörlükten başlayarak Atatürk Üniversitesi'ni hep mercek altına aldı. Öyle ki her seçim öncesi klişe haline gelen sorular ardarda sıralanır: Rektör adayları kimler? Hangi adayı hangi cemaat destekliyor? Hangi aday halka daha çok yakın? MHP'nin adayı kim olacak? Kırkıncı Hoca açıktan birini destekleyecek mi? Gülen Cemaati bu kez kiminle beraber hareket eder? Kamuoyu, süreci yakından izliyor Yirmi yılı aşkın süredir, her dört yılda bir bu sorulara cevap aranır. Sonunda da yüzlerce öğretim üyesi nasıl bir tercih yapmış olursa olsun, sistem gereği önce YÖK sonra da Cumhurbaşkanı nihai noktayı koyar. Görünen o ki Temmuz'da bu durum, önceki atamalardan biraz daha farklı olacak. Yani hem YÖK, hem de Cumhurbaşkanı daha ince eleyip sık dokuyacak. Söz gelimi kıyısından köşesinden de olsa, yolu bi şekilde vaktiyle paralelcilerle kesişmiş olan yahut da seçim sırasında paralelcilerden blok halinde destek almış bir adayın rektör olma ihtimali neredeyse imkansız olur. Dolayısıyla şimdiden şunu söyleyebiliriz: Haziran'ın sonu ya da Temmuz'un ilk haftasında Atatürk Üniversitesi'nde yapılacak olan rektörlük yarışında, paralelciler müstakil aday çıkarmayacakları gibi her hangi bir adayı da alenen desteklemeyecek... Kimse, "ben adayım" demedi henüz... Peki bu durumda yarım asrı çoktan geride bırakan, ülkenin en köklü ve büyük üniversitelerinden biri olan Atatürk Üniversitesi'nde nasıl bir seçim seyri göreceğiz? Tamam; ortada henüz "ben adayım" diyerek seçim stardı vermiş bir hoca yok... Aşağıda isimlerini sıralayacağımız bu kişilerin aday olacaklarına dair öne çıkan bilgi tamamen kulis haberleridir ve kapalı devre sohbetlerin ürünüdür... Rivayetler muhtelif... Şöyle bir bakalım kimlerin isimleri öne çıkmış? Medine Güllüce... Fen Fakültesi'nde öğretim üyesi, Erzurumlu. AK Parti'nin (yeniden aday gösterilmese bile) ağır abilerinden biri olan İdris Güllüce'nin kardeşi. AK Partili olmasıyla tanınıyor. Ömer Selim Yıldırım... Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi, Erzurumlu, geniş bir kitle tarafından sevilen, adı şehir tarafından da iyi bilinen bir hoca... MHP'ye yakın olmasıyla tanınıyor. Serdar Sevimli... Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi, Erzurumlu, olumlu şöhreti il sınırlarını da aşmış, alanında çok saygın bir bilim insanı. MHP'ye yakın duran bir isim... Mustafa Ağırman... İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi. Erzurumlu.Alanında ülke çapında ciddi bir şöhrete sahip. AK Parti'nin ilk kuruluş sürecinde aktif rol üstlendiği biliniyor. AK Parti'ye çok yakın olan bir din alimi... Üstün Özen... Açık Öğretim Fakültesi Dekanı. Erzurumlu. İki dönemdir rektör Hikmet Hoca'nın kurmay heyeti içinde. Üniversite yönetiminde yadsınamayacak bir ağırlığı var. Kırkıncı Hoca cemaatine mensup bir isim... Said Keleş... Rektör Yardımcısı. Erzurumlu. Hikmet Hoca'nın kurmay ekibinin içinde. 7 Haziran seçimleri için AK Parti'den aday adayı olmuş ancak listeye girememişti. Kırkıncı Hoca cemaatinin en şöhretli müntesiplerinden biridir. Kim, kimden daha şanslı? Yukarıda da arz ettik bu kesinlikle nihai bir aday listesi değildir. Mümkün ki, bu hocalarımızdan bir kaçı "ben aday değilim" diyebilir ya da burada ismi geçmeyen başka hocalarımız da yarışa dahil olabilir. Henüz erken... Gelin biraz sesli düşünelim... Farzedelim ki rektör adayları bu isimlerden oluştu. Şu halde karşımıza nasıl bir tablo çıkabilir? Yukarıda açıkça bildirmiştik. Bir kere hangi aday kaç oy almış olursa olsun( tabii ki ilk altıya girme şartıyla) FETÖ'ye dair iz taşıyorsa rektör olma şansı sıfır... Bu noktadan hareketle o vakit şunu da söyleyebilir miyiz: FETÖ'cü bir adayın şansı sıfır ise, MHP'li bir adayın şansı da sıfırdan hallicedir. Dolayısıyla geriye iki ihtimal kalıyor: Ya AK Partili iki adaydan biri atanır veya Kırkıncı Hoca cemaatine mensup iki adaydan biri... Nafile bir seçim mi? Hayır... O kadar da sığ değil... Kabul; AK Partili aday avantajlıdır. Lakin MHP'li veya Kırkıncı Hocacı bir aday da nafile bir yarışın içinde olmayacak... Son tahlilde belki çok önemi yok ama yine de adayların kaç oy alacakları dikkate alınacaktır. Misal; YÖK, altıncı sıradaki bir adayı ilk üçün içine yazarak Cumhurbaşkanı'na çıkarmayacak. Hikmet Hoca, "beş yüz profesörün beş yüzü de benim adayım" demek suretiyle en azından zahiren kimseyi işaret etmediğini söyledi. Kaldı ki geleneksel yapı gereği iki dönem rektörlük yapmış bir ismin işaret edeceği adayın çok da şansı olmaz. Ezcümle: Ne "Ben AK Partiliyim" diyen bir adayın rektörlüğü çantada kekliktir, ne de "Ben MHP'liyim" diyen bir aday yarış dışına atılır. Paralel ne yapacak? Son bir tespit: Denilebilir ki, "Anladık, paralelci birinin rektör olma şansı yok, tamam da; Atatürk Üniversitesi'nde bunların sayısı kaçtır, hepsi bir tarafa yıkılsa sonucu etkiler mi?" Hayır; etkilemez... Zira Atatürk Üniversitesi, öteden beri Fetullah Gülen cemaatine mesafeli durmuş bir üniversitedir. Toplam elli civarında oldukları tahmin ediliyor. Ancak bu elli kişinin rektörlük seçiminde grup psikolojisiyle hareket etmeyeceğini tahmin ediyorum. Bu sebeple sonuca tesir edecek bir eylem olmaz. Aynı şeyi Kırkıncı Hoca cemaati veya MHP için söylemek çok kolay değil. Fakat üniversite, blok halinde hiç bir grubun hegemonyasında da değil. Görebildiğim kadarıyla Atatürk Üniversitesi'nde heterojen bir yapı var... "Ben falancanın adayıyım" diyerek çıkan adayın şansı, iyi bir kişilik sergileyen ve düzgün bir söylem taşıyan adaydan daha fazla olmayacaktır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.