Cannes’te Karayazı - Erzurumspor - Milletvekilleri Öncü ve Beştaş - Recep Akdağ...
Bunları yazmam gerekir, dediğim konular birikince her birini ayrı bir köşe yazısı yapmak yerine, istedim ki bir yazıda ele alayım. Bu sebeple ara başlıklar açarak, yazmam gerekenleri kaleme almaya çalıştım. Elbette benim görüşüm ve elbette siz yazdıklarıma katılmaya bilirsiniz. Hakaret ve küfür ihtiva etmeyen her bir yorumu ehemmiyetle dikkate alıyorum. Hele hele de eleştirileri sonuna kadar okuyorum.
Nobel Ödülleri’nin dağıtıldığı vakfın binasının girişinde şu yazmaktadır:
“Burada aynı düşünen iki kişiden biri fazladır.”
Bizde de Namık Kemal daha esaslı bir laf etmiş:
"Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar"
Özeti şu: Fikirlerin çatışmasından gerçek ortaya çıkar.
O halde buyurun…
CANNES FİLM FESTİVALİ’NDE ERZURUM
Beş yıl aradan sonra, “Kuru Otlar Üstüne” filmiyle kamera arkasına geçen usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan yine Cannes Film Festivali’nde bol bol alkış aldı, övgü dolu değerlendirmelere tutuldu.
Başlıkla bunun alakası ne diye soranlar için…
Ustanın bu son filmi “Kuru Otlar Üstüne” Erzurum’da, Karayazı’da çekildi.
Filmin Fransa’daki görkemli galasına bakarsanız, büyük ödül hiçte uzakta değil.
Film, Karayazı merkezde Anadolu Lisesi’nde çekildi ve çekimleri haftalar sürdü.
Şark görevini tamamlayan öğretmen Samet, tam da tayinle memleketine gitmeye hazırlanırken, başından geçen talihsiz bir olay üzerine, ciddi sıkıntılar ve zorluklar yaşıyor.
Filmin konusu üç aşağı beş yukarı böyle…
Fakat yönetmen koltuğunda oturan usta Nuri Bilge Ceylan olunca, elbette ki işin şekli şemali değişiyor.
Büyük bir aksilik olmazsa, “Kuru Otlar Üstüne” ile Nuri Bilge Ceylan ikinci kez Cannes’ten büyük ödülle dönecek.
Dünyanın en ünlü oyuncularının, en ünlü yönetmenlerinin ve de en tanınmış film eleştirmenlerinin ayakta alkışladığı “Kuru Otlar Üstüne”de, Erzurum gösteriliyor, baştan sona Karayazı geçiyor.
Yani başta Karayazı olmak üzere, bu filmle Erzurum Fransa’da sinemanın gündemi oldu.
Filmi izlemek için sabırsızlanıyorum.
Nuri Bilge Ceylan, 2008 yılında Cannes’te, “Üç Maymun” filmiyle en iyi yönetmen ödülünü aldığında, unutulmaz o sözü söylemişti:
“Benim yalnız ve güzel ülkem.”
Kim bilir belki bu kez de, “Benim güzel Karayazım” der…
ERZURUMSPOR LİGDE KALDI
Ecel terleri döktürdü, taraftara kan süzdürdü.
Neyse ki sonu kötü olmadı. Erzurumspor ligde kalmayı başardı.
Kötünün iyisi bu olsa gerek.
Yeniden Süper Lig’e çıkmaya sevinmek de vardı ama bu sefer düşmemeye sevindik.
Olsun, bu da bir şey…
Takımın borcu, transfer yasağı var, kayda değer bir geliri yok.
Yükü çok ağır anlayacağınız…
Şayet Mehmet Sekmen olmasaydı, sizi temin ederim ki, takım çoktan en alt lige düşmüştü.
Sekmen, takım düşmesin diye şahsi itibarını ortaya koydu adeta imkansızı başarıp, bir şekilde Erzurumspor’u bugünlere getirdi.
Ahmet Dal ve yönetimini de unutmamak lazım.
Ahmet Dal’ın takım için nasıl gecesini gündüzüne kattığına yakından tanığım…
Türkiye’de öyle şehirler var ki ekonomileri birkaç tane Erzurum’u cebinden çıkarır. Buna rağmen Süper Lig’e ya çıkamıyorlar, çıksalar bile ya da uzun soluklu kalamıyorlar.
Erzurumspor, Süper Lig’e çıktı, kalmayı başaramadı.
Ama tepetakla da gitmedi.
Hani futbolda bir tabir var ya, “Artık önümüzdeki maçlara bakacağız.”
Ne olduysa oldu bitti artık…
Erzurumspor da yeni sezona bakmalı.
AK PARTİ MİLLETVEKİLİ ÖNCÜ VE HDP MİLLETVEKİLİ BEŞTAŞ
Meral Danış Beştaş, Yeşil Sol Listesi’nden Erzurum milletvekili seçildi.
HDP’li ve üstelik HDP’nin en kallavi isimlerinden biri…
Aynı zamanda hukukçu…
Kendisini HDP’den tanıyor olmasak Erzurum’da ne göreceğimiz ne de bileceğimiz olurdu.
Gerçi tam da seçim kampanyası sırasında talihsiz bir kaza geçirdi, günlerce hastanede yattı ama…
Meral Danış Beştaş, Mardinli bir siyasetçi.
Muhtemelen Kandil istedi Erzurum’dan aday olmasını!
Diğer partilerde de aynı şey geçerlidir, lakin HDP’de birkaç misli daha geçerli:
Aday kim olursa olsun bir önemi yok, nasılsa partiye ya da lidere oy veriliyor!
Dolayısıyla Meral Danış Beştaş’ın yerinde bir başkası da olsaydı durum değişmezdi:
Güney ilçelerimizin iradesi ve siyasi tercihi ağırlıklı olarak HDP’den yana tecelli etti.
Soru şu:
Meral Danış Beştaş, hakiki manada Erzurum milletvekili mi olacak yoksa mazbatasını alıp gittikten sonra bir daha geri dönüp bakmayacak mı?
Peşin hükümlü olmamak lazım…
Bu sorunun cevabını bulmak için biraz sabırlı olmak gerekiyor.
Bazı kesimler, aynı soruyu AK Parti milletvekili Fatma Öncü için de soruyorlar.
Fatma Öncü için peşin hükümlü olabiliriz.
Çünkü kendisini tanıyor, biliyoruz.
Özbeöz Erzurum çocuğu; memleketine asla sırtını dönmez.
Bakan yardımcıyken Erzurum için ne kadar çaba harcadığını biliyoruz.
Öte yandan…
AK Parti bir HDP değil ki…
AK Parti’de hem ahlaki hem de siyasi üslup açısından mümkün mü bir vekilin seçildiği yere sırtını dönmesi…
Evet; Fatma Öncü de Meral Danış Beştaş da Erzurum milletvekilleridir.
İkisini de bu şehrin insanı seçti.
Peki Beştaş’la Öncü’yü aynı kefeye koymak doğru mu?
Haydi bu soruya da siz cevap verin.
Benim ne düşündüğümü sağır sultan bile duydu.
Siz konuşun dinleyelim.
AKDAĞ’IN BAKAN OLMA İHTİMALİ VAR MI?
Son zamanlarda siyasi arenada öyle gelişmelere tanık olmaktayız ki, hiçbir mesele için “asla olmaz” diyemiyoruz artık…
Merhum Demirel, “Siyasette 24 saat çok büyük bir zamandır” derdi.
Şimdi ise, değil 24 saat, 24 dakika bile her şeye gebe…
Recep Akdağ…
Türkiye’nin sağlık alanında resmen büyük bir devrime mührünü vurmuş bir isimdir.
Yani muhalefetin bile yeri geldiğinde şapka çıkardığı bir bakandı.
Recep Akdağ, bu seçimde kendi özgür iradesiyle yeniden vekil adayı olmadı.
“Aday değilim” dedi.
Lakin aynı Akdağ, “Ben siyasetten büsbütün uzaklaşıyorum, devlet hayatında artık olmayacağım” da demedi ki…
Bu sebeple…
Recep Akdağ’ın yeniden beyaz önlük giymesi, bütün ihtimallerin ötesinde bir hal değildir.
Demiyorum ki… Kabine kurulduğunda Akdağ sağlık bakanıdır.
Dediğim şu:
Asla ihtimal dışında bir şey değil.
Hangimiz biliyoruz; ne belli belki de Başkan Erdoğan, “Recep Bey sen vekillik için adaylığını koyma” demiştir.
Ya da hiç aklından geçmemiştir.
En azından benim için her iki durum da meçhul…
Sorsanız ki peki senin temennin ne?
İşte o vakit mesele başka bir boyuta geçer…
Benim temennim, elbette Recep Akdağ’ın yeniden sağlık bakanı olmasıdır.
Hoş beni Numune’ye başhekim atamayacak ki bakan olmasını bu denli istiyor olayım…
İstiyorum; çünkü Akdağ sağlıkta yine büyük devrimlere imza atacaktır.
Bunu biliyor, buna inanıyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.