CNN Türk'ten neden ayrıldı!..
10 yıl Doğan Grubu'nda çalışan Gürkan Zengin CNNTÜRK'ten neden ayrıldığını anlattı.
Başörtüsünün bir inanç özgürlüğü olduğunu, Doğan Medyası'ndan canlı yayında alenen duyuran Gürkan Zengin Moralhaber'den Emrah İriç'in sorularını yanıtladı. İşte o röportaj: İnternet sitelerinde 'saç şekli en istikrarlı sunucu' diye adı geçiyor Gürkan Zengin'in. Bu saç şeklinin formülü kendi deyimi ile yıka ve çık... Gürkan Zengin, geçtiğimiz yıl (CNN Türk'teki son 6 ay) başörtüsü ile ilgili kaleme aldığı bir yazı ile internet sitelerinin gündemine bomba gibi düşmüştü. Namaz kıldığını açık yüreklilikle ifade eden ve başörtüsünün bir inanç özgürlüğü olduğunu, Doğan Medyası'ndan canlı yayında alenen duyuran Zengin'le daha önce konuşulmayanları konuştuk. Başörtüsü yazısının öncesini, sonrasını, CNN Türk'le yollarının ayrılmasına neden olan gelişmeleri ve dahası... Sektörümüz için 10 yıl uzun bir süre... Doğan Medya'sında 10 yıla yakın çalıştınız. Hala tam olarak cevap bulamayan bir soru ile başlayalım. CNN Türk'le bağlarınız neden koptu? Birand sizi ekibinde istemedi mi? - Ben CNN Türk'te 10 yıl çok rahat çalıştım. Doğan Grubu'nda geçen 10 yılda beni rahatsız eden bir şey yaşamadım. Ankara'dan kalkıp İstanbul'a CNN Türk'e bir dünya tecrübesi ile tanışmak için geldim. Beni asıl dürten CNN markasının mesleğime katacakları idi. Ama öyle olmadı. Hala daha TRT'den kalanlar mesleğimi şekillendiriyor. Kalsam buradan da emekli olabilirdim. Mehmed Ali Birand'la anlaşamadım tespiti doğru değil. Bana göre haber heyecanı bu kadar yüksek ilk 3 adamdan biridir. Kendimi onu eleştirecek konumda bile göremem. Cesareti, heyecanı, büyük bir adam... Birand döneminde yeni kurulan kadro ile bir sorunumuzun olacağı belliydi. Benim oluşturduğum kadro ile onun getirdiği kadronun uyuşması mümkün değildi. Türkiye'ye, Türk siyesetine, Türkiye'nin doğasına kimliğine bakış konusunda yüz seksen derece uzak biriyim. Dolayısı ile ayrılmak en doğru karardı benim için. Aydın Doğan kanalda kimseye karışmadığını iddia etmişti ama kanaldan ayrılan bazı kişiler bal gibi de karışıyor diyerek Doğan'ın bu iddiasını yalanladı. Siz bu 10 yıllık sürede Aydın Doğan'ın sansürüne ya da buna yakın bir duruma şahitlik ettiniz mi? - 10 yıl boyunca Editör'ü yaptım ama bir kez bile müdahalesini görmedim. Keşke görseydim de daha organik bir biçimde olsaydı. Benim için görünmez bir patrondu. Benim için bir sansür varsa o da oto sansürdür. Editör programı CNN Türk içinde dili ve üslubu ile çok farklıydı ama Gürkan Zengin ismini farklı kılan programın sonunda kaleme alıp yayınladığınız yazılardı. Mesela 22 Ekim 2008'de kaleme aldığınız bir yazı vardı. Başörtülü kızların başörtüsü ile üniversitelerde okuyabilmesini destekleyen ve inanç özgürlüğünün evrensel bir hak olduğunu vurgulayan bir yazı. O yazıyı yazmadan önce bir endişe taşıdınız mı? - O yazılar yayına bir saat kala kaleme aldığım yazılardı. Yazıdan önce olduğu gibi sonra da bir endişem olmadı. Böyle bir medya kurumunda böyle bir yazıyı yazmamı büyük bir cesaret örneği gören çok oldu ama tam tersi tepki veren de oldu. Ama kurum içinde herhangi bir tepki ile karşılaşmadım. Birkaç arkadaşım beni uyardı. Bu yazın sitelerde yayınlandı falan diye... Ama ben inandığımı söyledim. Ve bu yazının kanalla yolumun ayrılmasında etkisi olduğuna da inanmıyorum. Öyle olsa o yazıdan sonra 6 ay daha çalıştım. Yoksa 6 ay tutmazlar adamı. - Başörtüsü konusunda fikrim değişmedi. Bir inanç konusu olduğu fikrini taşıyorum. Başörtülü öğrencilerin üniversite eğitim hakkının elinden alınmış olması kabul edilebilir, tartışılabilir bir şey değildir. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur bu. Doğu'ya ya da Batı'ya gidin böyle bir şey göremezsiniz. Fransa örneği verilir ama bu çarpıtılarak Türkiye'ye aktarılır. Fransa'da ilköğretimde bir yasaklama vardır ama 20 yaşında bir öğrenciye bu tür bir yasak Avrupa'nın hiçbir yerinde yoktur. Türkiye'de de bu aşılacaktır. Halk arasında bu zaten çoktan aşılmıştır. Tarihin akışı Anayasa Mahkemesi'ndeki 11 yargıcın aldığı kararların mantıklı kararlar olmadığını gösterecektir. Hükümetin politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Ahmet Davutoğlu'ndan sonra gelişen politikalar... - Ahmet Davutoğlu söz konusu olunca ben bir tarafım. Ahmet Davutoğlu'nu bir siyasi olarak değil bir hoca olarak görüyorum. Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu en iyi, en doğru en kaliteli isimlerden, aydınlardan biri olduğunu düşünüyorum. Davutoğlu AK Parti için büyük bir şans, Erdoğan da Davutoğlu için büyük bir şans. Davutoğlu için bir büyük şans da öyle bir dönemde işin içine girdi ki siyasi planlama ile stratejik planlama ile siyasi iradenin oluştuğu bir dönemde işin içine girdi. Bir şansıda uluslar arası konjonktürde, özellikle Obama ile Türk dış politikasının arkasından gelen rüzgâr... İlk defa Amerika ile Türkiye'nin çıkarları örtüşmeye başladı. İlk defa küresel güçlerin çıkarları ile Türkiye'nin çıkarları örtüşmeye başladı. Bu Türkiye'nin etrafında muazzam bir imkân meydana getirdi. Amerikalılar bu bölgede barışı Türkiye ile birlikte götürebileceklerinin farkında. İsrail hala kendi sahasında NeoCon politikaları uyguluyor. Buna karşın Arap Dünyası'nda Türk rüzgârı esiyor. Uzatmadan kısaca Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin ulusal güvenlik danışmanıdır, açılımları ile, etkili ve belirleyiciliğle, stratejik derinliği sahaya uygulayan, uygulayabilen bir adamdır. Bu süreç büyük hatalar yapılmadıkça Türkiye'nin önünü açacaktır. - Yeni bir Ortadoğu düzeni oluşuyor. Suriye Türkiye, Türkiye Irak ilişkilerine bir bakın. İsrail'le Anadolu Tatbikatını yapmıyorum diyebiliyorsanız, Arap Dünyası'nda etkili bir isim olan Amr Musa, Davos'ta utanılacak duruma düşüp, Ortadoğu'da barışın tüm yolları istanbul'da kesişiyor diyorsa Türkiye bölgede etkili bir aktör olmuş demektir. Lübnan'daki krize müdahale edebiliyor, Hamas'la birebir görüşebiliyorsak, Hamas'la görüşen Suriye ile birebir görüşebiliyorsak, Şam neredeyse bir vilayetimiz olmuşsa, Lübnan'da bir hükümet oluşumuna girebiliyorsak, Sudan konusunu Beyaz Saray Türk Başbakanına soruyor durumuna gelmişse, Türkiye bölgede etkili bir aktör olmuş demektir. Yeni bir düzenin kurucusu olmuş demektir. Bu arada Başbakan Erdoğan'ın önümüzdeki dönemde bu konuda bir 'ince ayar' yapması gerekebilir diyorsunuz. Bunu neye dayanarak iddia ediyorsunuz? - Egemen Bağış'la Ahmet Davutoğlu'nun üslubu çok farklı. Türkiye bu derece güçlü bir aktörken hala AB ile ilişkilerimizi bizim müzakere sürecimiz belirler, şu sorunlarımızı düzeltirsek zaten AB'ye girerdik demek doğru bir mesaj olduğunu düşünmüyorum. Üslup farkı gayet belirgin. 'Türkiye'nin AB ile ilişkileri teknik bir müzakere içinde değerlendirilemez' demişti Ahmet Davutoğlu. Avrupa Birliği, bu birliği hala doğu'ya kayan stratejik bir faktör olarak görüyorsa Türkiye gerçeğini görmeleri gerekiyor. Avrupa Birliği Türkiye'yi bugün alsın yarın demokrasi sorunları anında sıfırlanır. Türk dış politikası bana göre ağzı ile kuş tutmuştur. Bana göre Obama'ya verilen Nobel Barış ödülü seneye Tükiye'ye verilmeli. TRT'nin açılımı şu sıra önemli... Farklı dillerde yayınlar vermeye başladı. Bu arada da TRT Türk haber kanalı da yayın hayatına başladı. Siz 'TRT Türk bu kafayla BBC ve CNN olamaz! Kral Çıplak' demişsiniz kendi siteniz Camekran.com'da. Bunu dedirten neden ne size? Neyi yanlış yapıyor TRT Türk? - Bakın Türk Dış Politikasının destek unsurları var. Türk Dış Politikası sadece diplomatlar üzerinden yürümüyor artık. Destek unsurlarından birisi THY, diğeri TİKA. THY'nin uçuş güzergahlarına bakınca Türk vizyonun uzandığı alanları da görürsünüz. TİKA bugün yüzden fazla ülkede faal. 40'a yakın Afrika ülkesinde etkin. TRT de bu unsurlardan biri. TRT şu an Kuzey Irak'ta Yüzde 70 oranında izleniyor. TRT'nin diğer dillerdeki yayınları da bölgelerinde aynı şekilde etkin. Bu şu demek Türkiye'nin sesi o bölgeye ulaşıyor. TRT Şeş, Roj TV'ye alternatif olmuştur. Aynı evde Roj TV'nin yayınını siz almışsınız demektir. Yakında TRT Arapça da geliyor. 350 milyonluk Arap dünyasına hitap edecek. Bu müthiş bir şey. Kendi alanında başarılı olacaklar. - TRT Türk kurulurken BBC World olacağız demişti. TRT Türk'ün yayın alanı tüm Türk dünyası... Ve bugün dünyanın merkezi bu bölge. Yeni tüm gelişmeler bu bölgede yaşanmakta. TRT Türk BBC World olabilir ama hata nerede? Örgütlenme şemasında... TRT Türk, Türkiye'nin yüzü olabilmeli. Ben soruyorum, son gelişmeleri TRT Türk'ten mi izlediniz? 3000 çalışanı var TRT'nin. 200 çalışanı ya var ya yok CNN Türk'ün. Ama 3000 kişilik TRT Türk bir CNN Türk olamıyor. Bu 3000 kişiye 1000 kişi daha koysanız bile olmaz. TRT Türk, kendi arşivine bile erişemiyor. Mesela TRT Türk, TRT'nin Erzurum bürosuna şuraya git diyemez. Bahsini ettiğimiz hinterlanda belli bir güce ulaşması için bunların aşılması şart. Yoksa olmaz. Muhafazakâr mısınız? - Muhafazakarlıktan ne anladığımıza bağlı. Devrimci diyen de çıkıyor bana... Çok arkadaşımın sorunu bu. Solcu muyum, sağcı mıyım, dindar mıyım, İslamcı mıyım, şucu muyum, bucu muyum? Bu kavramlar eskide kaldı. Ben İstinye sahilinde ekmek arası döner yemeyi seven, ince belli bardakta çay içen, çınar ağacının gölgesinde boğazı seyreden bir adamım. Öle her çiçekten bal alan kelebek gibi değilim. Adalet kavramına inanan, Osmanlının adaletine inanan biriyim. Karadeniz'de Trabzon'da Türk Müslüman bir ana babanın çocuğu olarak doğmuşum. Bundan da memnuniyet duyuyor, artı değer olarak görüyorum. Bu manada muhafazakârım. Bu arada sizin uyumsuz biri olduğunuz söyleniyor. Uyumsuz musunuz sahiden? Uyumsuz demelerinin nedeni ne? Neden geçinemediniz mesai arkadaşlarınızla? - Uyumsuz değil huysuzum. Trabzonlu olmamın getirdiği coşku, sertlik, kanın kaynaması hali... Fazla diplomatik dil kullanmamam... Beni yeni tanıyanlar bu adamla yaşanmaz der ama tanıyanlar beni anlar. Mesela bir stajyer geldi. 'Sen otur' dedim. Elimde işim var, onunla ilgilenemedim. Bana 'işiniz varsa ben gideyim' dedi. Onu ben çağırdım bir konuda görüşmek için. Ben de ona 'işin varsa zaten sana git derim, hatta defol derim' dedim. Kız güldü. Bana 'bunu diyeceğinizi biliyordum, hazırlıklıydım' dedi. Kıza beni anlatmışlar. - Evimi çok severim ama boğaz içini daha çok severim. Beni eve bırakın, 10 gün 20 gün... Kendimi oyalayacak bir şey muhakkak bulurum. Hiç sıkılmam. Yazarım çizerim. Notlar alırım. Ben çok fazla dostu olan biri değilimdir. 3 tane dostum var, artmaz ama azalmaz da. Statükocu birisiniz yani? - Evet, biraz öyle oluyor. Aynı çay bahçesi, aynı restoran, aynı boğaz içi... Taraftarı olduğunuz Trabzonspor bu sene pek iddialı değil gibi... Beşiktaş deseniz farklı değil ama Galatasaray ve Fenerbahçe ipi göğüsleyecek gibi... Sizce bir tahmin yürütmenizi istesek bu sene şampiyon kim olur? - Ateşli bir Trabzonspor taraftarı olarak Trabzonspor demek isterdim ama politik cevaplar vermek gerekirse daha çok maç var, ilerleyen maçlarda kendini toplayarak potada olduğunu gösterecektir. Ama o olmazsa Galatasaray olsun isterim. Saç stili konusunda en istikrarlı televizyoncu sizsiniz sanırım? - Yıkandıktan sonra tarayıp çıkıyorum. Yıka ve çık... Yalnız benim saçım koyu siyah ya, benim için bu adam saçını boyatıyor mu diye sorarlar. Ben boyatmam... Şimdilik dökülmedi, bir on yıl daha götürürse iyi olur. Unutamadığınız film? - Baba Unutamadığınız şarkı? - Azeri Ayrılık türküsü Unutamadığınız şiir? - Yahya Kemal'in Açık Deniz şiiri ve Süleymaniye'de Bayram Sabahı Unutamadığınız en mutlu anınız? - İki çocuğumun doğduğu an Unutamadığınız en mutsuz anınız? - Allah'a şükür çok dramatik şeyler yaşamadım. Ama bunu dramatik saymazsanız... Trabzonsporla bağlantılı... Askerdeyim, dağda mezradayım. 95-96 sezonu. Trabzonspor Fenerbahçe ile oynuyor. Sondan ikinci maç. O maçı berabere bitirse şampiyon, ama Trabzonspor o maçta yenilmeyi başardı. O maçta statta bir kişi kalp krizi geçirip öldü. Giresun'da biri intihar etti. Maçtan sonra ben de hüngür hüngür ağladım. Gürkan Zengin kimdir? Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Meslek hayatına Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde yaptığı stajla adım atan Zengin, 10 yıl süreyle çeşitli televizyonların Ankara bürolarında muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. 2000 yılında İstanbul'a yerleşti. Aynı tarihte 10 yıl kadar çalışacağı CNN TÜRK'te işe başladı. İngilizce biliyor. İç ve dış siyaset, Osmanlı Tarihi ve klasik Türk edebiyatı ilgi alanları. Ankara'da doğmasına, aslen Trabzonlu ve Trabzonsporlu olmasına rağmen İstanbul'a âşık. Evli ve iki çocuk babası. Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.