Ya Erzurum’da bir şeyler yanlış gidiyor, ya da ben gözlük taktıktan sonra yanlış görmeye başladım. Erzurum’da önüne gelen bir birini kesiyor, Erzurum’da herkes bildiğini okuyor, Erzurum’da birilerinin dediği oluyor, Erzurum’da birilerinin düdüğü ötüyor. Yani kısaca Erzurum’da kimin eli, kimin cebinde belli değil… 15 yıldır, beton yığını olan ve Palandöken’in göbeğinde görüntü kirliliği yaratan YİMPAŞ’ın yeri, bir anda yeşil alan ilan ediliyor. Erzurum’dan çıt yok. Erzurum’da Halk otobüsü terörü almış başını gidiyor. Ama sadece Üniversite öğrencilerinden tepki geliyor. Erzurum’un kalbine kurşun sıkılıyor. Evet, evet yanlış duymadınız. Erzurum’un kalbi olan Merkezi yönetim Caddesinde, yani Adliye, MİT ve Hükümet konağı üçgeninde bulunan taksi durağına 7 kurşun sıkılıyor. Ne gören var, ne de duyan… Allah’tan, taksiciler sabah taksi durağına geldiklerinde fark ediyorlar. Yoksa duyanda görende olmayacak. Vali Sebahattin Öztürk, Palandöken Kayak merkeziyle ilgili emir yayınlıyor, emre uyan bile olmuyor. 17 yaşındaki Aslı ölünce, herkesin emirden bilgisi olduğu ortaya çıkıyor. Erzurum Valiliği Sitesinden Atatürk kaldırılıyor, Sözcü gazetesi yayınlayınca Erzurum’un ve bizlerin haberi oluyor. Erzurum’un parası Ankara’ya akıyor. Erzurum’daki gazetecilerin büyük çoğunluğunun haberi olmadığı ortaya çıkıyor. Sahi, Ankara’daki Erzurum Günlerine ne kadar para akıtıldı? Ya da, kimlere para verilmesi için emir yağdırıldı? Kim cebini ne kadar doldurdu? Ne yazsan boş! Bizi maymun etmişler, Üç maymunu oynatıyorlar. Bizde oynuyoruz. Duymuyoruz, görmüyoruz, konuşmuyoruz. Ya da, ben yeni gözlük taktığım için her şeyi yanlış görüyorum…