Kuruluş süreci büyük bir hızla devam eden Erzurum Üniversitesi, şehrin hangi bölgesine yerleştirilirse daha doğru olur?" şeklindeki soruya, kamuoyu ağırlıklı olarak şu cevabı verdi: Şehrin Doğusu Aklın da icabı olan bu cevap, karar vericilere ışık tutacak... İşi sulandıran da var, adres saptıran da! ERZURUM için büyük bir sürpriz olan ikinci devlet üniversitesi kararı, çeşitli kesimlerde sulandırılmak isteniyor. Sanal ortamda çıkan kimi imzasız veya sahte imzalı yazılarda, hükümetin Erzurum halkını kandırmak için ağzına bir parmak bal çaldığı iddiası dillendiriliyor. Öte yandan bazı zeminler de ise yeni üniversitenin, Atatürk Üniversitesi kampusünde kurulması gerektiği yüksek sesle ifade ediliyor. Fakat bütün bu sulandırma çabalarına rağmen, hem şehir kamuoyu, hem de ciddi odaklar, ikinci üniversitenin şehrin Doğu'suna kurulmasının çok daha doğru bir karar olacağı görüşünde birleşti. Şehrin Doğu'su da kalkınırsa denge sağlanır… BAŞTA Atatürk Üniversitesi olmak üzere, neredeyse bütün kamu kurumlarının da aynı yönde, yani şehrin Batı'sında bulunduğu göz önüne alınırsa, yeni üniversitenin de bu güzergah üzerinde inşa edilmesi halinde, Erzurum'un Doğusu büsbütün itilmiş ve gözden çıkarılmış olacaktır. Bu sebeple, uzmanların da üzerinde ittifak ettiği şekliyle yeni üniversitenin; Mahallebaşı'nı, Gölbaşı'nı ve Dağ Mahallesi'ni kapsayacak biçimde konuşlandırılması stratejik bir öneme sahip olacaktır. Yeni üniversite ölü doğmasın istiyorsak eğer… Elimizde bir anket sonucu yok ancak, "Erzurum'a ikinci devlet üniversitesi kurulacak" haberi duyulur duyulmaz, kamuoyunda, "Yeni üniversite şehrin Doğu yönüne kurulsun" biçiminde, güçlü bir talep doğdu. Buna karşın şimdilik kaçak güreşmeyi tercih eden bazı kişiler, "Yeni üniversite, Atatürk Üniversitesi ile aynı alanda olsun" şeklinde bir görüşü empoze etmeye çalışıyor. Oysa, yeni bir fakülte veya yüksekokul açılmıyor ki, mevcut üniversitenin kampusünde yer alsın. Kurulacak olan şey, yeni bir üniversite ve yeni bir kurum…Eğitimciler, ikinci üniversitenin de aynı kampus içinde düşünülmesinin büyük bir yanlış olduğunu savunarak, "Amandır, böyle bir yanlışa düşülmesin, yoksa yeni üniversite ölü doğar ve asla gerçek bir üniversite olma imkanı bulunmaz" dediler. MEHMET ŞENER YAZDI… Düğmeye bastılar: Amaç ikinci üniversiteyi iğdiş etmek... Bir işi başarmak ya da bu şehri bir adım öteye geçirmek gibi bir derdi yoktur; ama mikser görevi yapmakta ve bir meseleyi anında sulandırmada da kimse eline su dökemez. Biraz provokatördür, biraz da hain… Görünürde zannedersiniz ki, Erzurum'u seviyor ve de Erzurum'un inkişaf etmesini istiyor… Yanılmayın; kesinlikle doğru değil.O'nun muradı, öncelikle karamsar bir hava pompalamak sonra da etrafı kuşatacak olan puslu havanın keyfini çıkarmaktır. Ne hizmet umurundadır, ne de halkın yaşadığı gerçekler... Diyelim ki, siz mümkün oldu da şehri bir baştan bir başa altınla kapladınız. Hatta oldu ya bir gün geldi şehirde en yoksul kişinin bile lüks bir evi, pahalı bir otomobili oldu... O yine ne yapar eder, o ütopyanın içinden bile mutlaka insanların aklını bulandıracak bir sonuç çıkarır. Zenginliği ve kalkınmışlığı sevmez; ister ki, geri kalmışlık kader olsun, yoksulluk da bu şehrin değişmez kimliği... Çünkü, varlık sebebi olumsuzluklardır. Bu adam şu günlerde yeniden sahnede; hoş hiçbir zaman sahneden aşağı inmişliği yoktu ama, şimdilerde her zamankinden çok daha faal... Malzeme tam da ona göre: Erzurum'a ikinci bir devlet üniversitesi kurulacak, hatta eş zamanlı olarak iki de özel üniversite... Arasa böyle bir uygun zemin bulamazdı. Hemen tezvirata başladı: "İkinci üniversite, mevcut üniversitenin içinde kurulsun, en çok da iki fakültesi olsun" Bu kadarıyla da yetinmedi; asıl düşüncesini açık etti: "Şayet bu ikinci üniversite Mahallebaşı civarına kurulursa, o bölgede yaşayan insanlar bu şehre iyice yerleşip kalırlar." Bendenize demediğini bırakmadı; güya ikinci üniversiteyi savunmamdan ötürü hükümet yalakalığı yapıyormuşum ve güya hükümet Erzurum'a gerçekte ikinci bir üniversite kurmayacakmış, bu haberle sadece oyalama taktiğine gidiyormuş... Daha başkaları da var ama bu sütunun edebi onları yayımlamaya izin vermiyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ı da topa tutuyor, Başbakan Erdoğan'ı da… Şayet bir meczup olsaydı veya iflah olmaz bir muhteris, anlayışla karşılamak mümkündü; lakin aksine son derece zinde, akıllı ve işini çok iyi yapan bir ajan provokatör... Erzurum'u ajite edip duruyor. Ne vakit bu şehre bir çivi çakılmak istense, o anında düğmeye basar ve kendisi gibi düşünen tetikçilerini harekete geçirir: "Erzurum elden gidiyor" Siz o kadar deyiniz ki, "hayır"... Para etmez, o hükmünü vermiş bir kere... Oysa... İşte Erzurum yerli yerinde ve üstelik de çok önemli fırsatlar gelip kapımıza dayanmış durumda. O, muhteristir...… O, iflah olmaz bir müştekidir... O, müzmin bir muhaliftir... O, ihtirasına mağlup olmuş bir septiktir... Ama Erzurum'da ne yazık ki müessirdir, muktedirdir... Bunu bildiği için, tam zamanında düğmeye basıyor: "İkinci üniversite sakın şehrin Doğu'sunda kurulmasın" Şayet bu şehirde hala aklıselim galip ise ve bu şehir iki eliyle bir başını doğrultacak güçte ise, bu hastalıklı adama asla prim vermemeli ve ortak aklın icabını yerine getirmelidir. Kim mi O? Evet; haklısınız kim O? Söyleyelim O, şu ya da bu kişi değil... O, bu şehrin çirkin yüzü ve bu şehrin derinliklerine nüfuz etmiş, habis bir urdur. Bazen siyasetçi olarak boy gösterir, bazen gazeteci kimliğiyle uç verir, kimi zaman da vatandaş kisvesine bürünür. Belli bir kimliği, adresi ve uğrak yeri yoktur. Serseri kurşun gibi nerede ne zaman kimi vuracağı belli olmaz. Öylesine dolaşıp durur işte... Şimdi de yeni üniversiteyi nasıl iğfal ederim diye çabalıyor. İşitiyorum ki, zayıf da olsa bir taraftar kitlesine de ulaşmış... Ben de buradan açıkça ilan ediyorum: Öyle ya da böyle Erzurum bu fitneyi de alt edecek ve yeni üniversitelerle öyle ya da böyle mutlaka buluşacak. Üstelik de ikinci devlet üniversitesinin bu şehrin Doğu yönüne kurulması şeklinde giderek kuvvetlenen irade galip gelecektir. Çünkü Erzurum ağaç kovuğundan çıkmış bir şehir değil... Palandöken2010-03-18 12:50:06