Erzurum'un bilge anası!
Siyasetten teröre her konuda bir yorumu var. Dinleyen Bilge Ana’ya hayran kalıyor! Zaman gazetesinden Orhan Yıldırım'ın haberi...
Erzurum Güncel- Anadolu’nun görmüş geçirmiş kadınlarından Nazmiye Demirci. Erzurum’un Olur ilçesinin Atlı köyünde yaşıyor. Güçlü hafızasıyla, sanattan kültüre, siyasetten sosyolojiye yaptığı derin analizleriyle televizyonlardan aşina olduğumuz ünlü yorumcuları aratmıyor. Anadolu’nun bilge kadınlarından birisi 73 yaşındaki Nazmiye Demirci. Ayaz yemiş, Erzurum sabahlarında güneşten önce uyanıp, toprağına çapa vurup, bostandaki sebzelerini sulayan Demirci, Olur ilçesine bağlı Atlı köyünün ayaklı kütüphanesi. Sanattan kültüre, siyasetten sosyolojiye geniş bir yelpazede zengin dağarcığa sahip olan 6 çocuk annesi Nazmiye Teyze, siyasal yorumlarıyla köyünün entelektüel beynini oluşturuyor. İlkokul mezunu olan ve tanıyanların ‘bilge ana’ dediği Demirci, kırlaşmış saçlarını örttüğü kar beyazı başörtüsü ve ayağındaki kara lastikle, üzerinde yürümekten zevk aldığı köyünün toprağından Türkiye’nin fotoğrafını çok net görüp değerlendirebiliyor. Allah vergisi dünyadaki ve Türkiye’deki siyasal, toplumsal olayları açık, duru ve derinlemesine analiz edebilen Nazmiye Demirci, köye gelen bütün misafirlerin ilgi odağı. Balyoz davasından Zirve Yayınevi cinayetine, Eşref Bitlis’in ölümünden MİT’in terör örgütüyle görüşmelerinekadar geniş bir alanda bilgi sahibi olan Demirci, Bahçeli’nin Silivri ziyaretine, Kazım Çillioğlu’nun infazına ise farklı yorumlar getiriyor. Köylülerin bilge anası Nazmiye Demirci’nin ince uzun kemikleşmiş parmakları ise yaşadığı yoksulluğun ve zorlukların iz düşümü. Şefkat yüklü, tatlı ve ince bir tını ile “Yavrum” hitabıyla söze başlayan Atlı köyünün bilge anası Nazmiye Demirci, köy işlerinin yoruculuğundan dolayı çok az televizyon seyrediyor. Eline geçen gazete ve dergilerin eski sayılarını okuyan Nazmiye Demirci’nin son derece duru ve güçlü bir hafızası var. İlkokulu üçüncü sınıfa kadar okumuş. İşte Demirci’nin Türkiye ve dünyada yaşananlarla ilgili yorumlarından bazıları: REFERANDUM, STATÜKOYA ‘HAYIR’ DEDİ Referandumda çok şey değişti. Referandumdan eğer ‘hayır’ çıkmış olsaydı statüko devam edecek ve birçok insana eziyet vereceklerdi. Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya’ya neler yaşattılar. Ben çok acımıştım ve üzülmüştüm. Adamın elinden her şeyini aldılar. Referandum o garibin haklarının iade edilmesini sağladı, çok güzel oldu. Bu, Allah’ın bir lütfuydu. Referandumdan ‘evet’ çıktı, güzelim Türkiye’de iyi şeyler oldu. Ama yine de Türkiye’yi karıştırmaya çalışıyorlar, inşaallah muvaffak olamazlar. HOCAEFENDİ, DÜNYAYA ÖRNEK OLUYOR Fethullah Gülen Hocaefendi, Türkiye ve dünya için çok güzel işler yapıyor. Allah kendisinden razı olsun. Türkiye'yi bütün dünyada en güzel temsil edenlerin başında geliyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde Türkiye'ye karşı olan Ermeni lobisine kök söktürdü. Hocaefendi'nin içeride ve dışarıda Türkiye'ye çok menfaati var. Binlerce okullar açtı. Alnı secdeli, terbiyeli, hem de bilgili insanlar yetişmesine sebep oluyor. TERÖRÜ BİTİRECEK GÖRÜŞMELER DEVAM ETMELİ Terör yüzünden ülkemiz çok evladını ve enerjisini kaybetti, artık yeter. Birileri buna dur demeli. Sadece hükümet değil herkes üzerine düşeni yapmalı. Terörle mücadelede hükümet karşı tarafla mutlaka uzlaşmalı. Eğer bu mümkün olmazsa terörün bitmesi zor olur. Orada da iyiler var. Ama bu iyilerin önünü kesiyorlar. Hükümet biraz ılımlı yaklaşsa bu sefer arkadan ‘terörle masaya oturdun' diyecekler. Tabii ki bir şekilde oturup, uzlaşma yolu aranmalı. İRAN, TÜRKİYE'Yİ SAVAŞIN İÇİNE ÇEKMEK İSTİYOR İran bizim için hep tehlike arz ediyor, her zaman sağ gösterip sol vuruyor. İran zorla ortalığı karıştırıp Türkiye'yi savaşa çekmeye çalışıyor. Amerika'nın adını çıkartmışlar ama İran ve İsrail Türkiye'nin baş belası. Suriye'de kan dökülüyor. Beşşar Esed, babasından aldığı yöntemi aynı şekilde kullanıyor. Müslümanlara zulmediyor ve dünya da bu duruma seyirci kalıyor. Neden bir şeyler yapmıyorlar? Dış odaklar ile içerideki odaklar, zorla Türkiye'yi karıştırmak, savaşın içine çekmek istiyor. Bu süreçte akıllı olmak gerekiyor. ERGENEKON MENFAAT ÇETESİ Bütün güç kendi ellerinde olsun isteyen, kendilerine karşı tehlike gördükleri insanlara eziyet etmek, özellikle Müslümanları sindirmek için meydana getirilen bir oluşum. Hrant Dink'in kime ne zararı vardı? Adamı öldürdüler ve cinayet Müslümanların üzerine yıkılmak istendi. Halbuki akıllı bir Müslüman karıncayı bile incitmez. Nur içinde yatsın Özal'ı da bunlar zehirledi. Eşref Bitlis Paşa'nın uçağını resmen düşürdüler ve 'teknik arıza' dediler, Albay Kazım Çillioğlu'nu hatta Adnan Kahveci'yi otomobiliyle yanlış yola sokarak öldürdüler. Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Çetin Emeç gibi birçok insanı öldürdüler. Ergenekon, Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesinde de varmış da bizim haberimiz yokmuş. Şimdi yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun başını da bunlar yedi. Benim görüşüme göre devletin içindekilerin de eli var bu işte. TANSU ÇİLLER'E YAZIK OLDU 28 Şubat'ta Tansu Çiller derin devletle baş edemedi. Erkan Mumcu iyiliği ile AK Parti'ye girdi. Sonradan bu partiden ayrıldı, düşman kesildi. ANAP'ın başına geçti, bir şey de beceremedi. Kendini de partiyi de bitirdi. Müslüm Gündüz'ler, Ali Kalkancı’lar gibi çok piyon kullandılar. ERDOĞAN'IN ANİ KARARLARINA ŞAŞIRIYORUM Başbakan Erdoğan'ın icraatları güzel. Konuşması, cesareti güzel de bazı şeylerde çok ani karar veriyor. Mesela özel yetkili mahkemelerin birden kaldırılmasını hiç anlamış değilim. Şimdi de dershaneler, bunları uygun bulmuyorum. 10 yıldır güzel iş yaptılar. Kabinede çok güzel insanlar var. Hüseyin Çelik, Ali Babacan, Binali Yıldırım, Suat Kılıç, Mehmet Şimşek, Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Recep Akdağ, Erdoğan Bayraktar, Ertuğrul Günay, Fatma Şahin, Bekir Bozdağ gibi. AİLEMİZDE SİYASETÇİ YOK ÇOK MUTLUYUM Köy yerinde 6 çocuk okuttunuz. Kimi doktor, kimi öğretmen kimisi de akademisyen oldu. Bunu nasıl başardınız? İlkokul üçüncü sınıfa kadar okudum. Zaten bizim dönemimizde ilkokul üç yıldı. Buralarda çocuklarımın okumaktan başka şansları yoktu. Bizim çektiklerimizi onlar çekmesin diye bağrıma taş bastım, ‘okuyacaksınız' dedim. Çocuklar da biz de çok zorluk çektik. Öyle zaman olurdu ki KTÜ'de okuyan büyük oğlumu yolcu ederken komşulardan borç alarak harçlık veriyordum. Yeterince destek olamıyoruz diye arkalarından çok ağlamışımdır. Şükürler olsun Allah gözyaşlarımı ve emeklerimi zayi etmedi. Çocuklarımız şükürler olsun kendi çabaları ve bizim çabalarımızla yokluklar içerisinde okudu. Romanlardaki gibi örnek ana-baba değilsek de ona yakın bir payemiz var. Çocuklarımın hepsinden Allah razı olsun. Birbirlerine yardım ettiler. Kendini kurtaran öbürüne yardım etti. Ailemizde siyasetçi hiç yok, kimse siyasetle ilgilenmedi, bundan da çok mutluyum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.