Gazete Güncel- Erzurum İspir ile Rize İkizdere ilçeleri arasında, Ovit Tüneli'nin devamı olarak yapımına başlanan Kırık Tüneli’nin inşasına 2016’da başlandı. Başta Pusula Gazetesi olmak üzere Rize basınının da sık sık gündeme getirdiği ve iki yıl içerisinde bitirileceği açıklanan proje 9 yıldır bir türlü tamamlanamadı.

Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz 14 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirdiği Erzurum ziyaretinde, Kırık Tüneli’nin 2025’te tamamlanacağını açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözüne rağmen Resmi Gazete’de yayımlanan, ‘2025 Yılı Yatırım Programı’nda Kırık Tüneli, 2025 yılından sonraya kalan projeler arasında yer aldı.

Yapımı yılan hikayesine dönen tünelle ilgili Ankara Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden akademisyenler, 2024 Mayıs ayında bir ön rapor hazırladı. Aralarında jeofizik ve jeoloji mühendislerinin bulunduğu ekip, GPR (yer radarı) tekniğiyle tünelde inceleme yaptı. Hazırlanan ön raporda ortaya çıkan sonuçlar endişe verici.

Obruklar meydana gelmiş

Raporda, çalışmanın başlıca amacının; tünel hattının 65.660 m- 65.720 m arasında oluşan iki obruk (çökme sonucu oluşan derin çukur) nedeniyle oluşabilecek kırıklar ve zayıf bölgelerin belirlenmesi olduğu belirtildi. Ayrıca çalışma alanlarında su içeriğinin yüksek olduğu konum ve derinlik diliminin ortaya çıkarılmış olacağı kaydedildi.

İncelemenin sonuçları arasında tünel hattı içerisinde meydana gelen kırıkların bir bölümünün fay zonlarının sınırında oluştuğu, bu zonlarda bulunan suyu, tabakanın su içeriğinden yüzde 5 fazla olduğu yer aldı. Ayrıca bu oranın bazı kesitlerde daha fazla olduğu anlaşıldı.

Genel olarak profillere ait üç kesit birlikte değerlendirildiğinde ise alanın ilk 3-5 metre derinlik aralığında değişen su içeriği yüzde 25-30 arasında olduğu tespit edildi.

Raporda, 5-25 metre derinlik aralığında ayrışmış zayıf bir tabaka içinde 8-12 metre arası hacimsel su içeriği değerlerinin tüm bölgede yüzde 35-40 arasında en yüksek olduğu çok gevşek bir bölge bulunduğu bildirildi. Ekip, fay zonlarında bu ayrışmış tabakanın kalınlığının ve su içeriğinin arttığını da ortaya koydu. Yüzeyde oluşmuş olan iki obruğun (çökme sonucu oluşan derin çukur)  ise fay zonları arasında yüzde 35-40 yüksek su içerikli gevşek bölgenin üzerinde oluşmuş olduğu da belirlendi.

Ayrıca, sağ tünelin sağında killi kireçtaşının su içeriği yine sol tünel tarafına göre yüzde 2 civarında daha fazla olduğunu kaydedildi.

Su mercekleri bulundu

Raporda, “Tüneller üzerinde geniş aralıklı ifadelerle su içeriğinin ayrışmış killi kireçtaşının altındaki daha kompakt kireçtaşını zayıflatarak derinlere doğru yeni ayrışmış zonların oluşumuna neden olabileceği veya var olan zonlarını genişleteceği ihtimali bulunmaktadır. Ancak bu sınırları tüm profillerde konumsal yerleştirmeden sonra daha net değerlendirme yapılabilecektir.” ifadeleri kullanıldı.

Ekip incelemesinde, belli bir alanda derinlere doğru su içeriğinin arttığını, tünel yanlarında da yüksek su içerikli mercekler bulunduğunu tespit etti. Bu alanda derine doğru su akış yolu oluşumu gözlemleyen ekip, raporunda ileride bu alanda su seviyesinin artması durumunda olası yeni bir obruğun oluşabileceği ihtimalini ortaya koydu.

Aynı zamanda sağ tünel sağ tarafında aynı sınırlar içinde yüzde 40 su içerikli bir mercek bulunduğu da rapor kayıtlarına geçti.

Manolya Bulut/ Pusula