Erzurum güllük gülistanlık bir şehir. Hiçbir sorunu yok. Herkes hayatından memnun. İsteyen, istediği gibi atını oynatıyor. Aslı Nemutlu, öldü de ne oldu? Geçtiğimiz günlerde 5 TEDAŞ işçisi yüzlerce görgü tanığının gözünün önünde katledildi de ne oldu? Yani o kadar çok örnek var ki… Hangi birini yazayım? İstanbul’a yerleşen Erzurumlu iki hanım pazarda karşılaşmışlar, biri laf ola, beri gele misali memleketten haber vermiş: "Erzurum'a kar yağmış!" Öbürü hayıflanmış: "Yağar bacım yağar, sahapsız memleket!" Evet, sahipsiz memleket! Bu şehrin Bakanı da vardır, bu şehrin Milletvekilleri de, bu şehrin Valisi de vardır, belediye başkanları da vardır, siyasi partileri ve sivil kitle örgütleri de vardır, ama memleket sahipsizdir. 4 gündür Türkiye Erzurum’un Pasinler ilçesinde yaşanan rezaleti konuşuyor, bir Erzurumludan çıt çıkmıyor. (MHP İl Başkanı Zekai Kaya’yı, bugün yaptığı açıklamadan dolayı ayrı tutuyorum.) Peki, bu şehirde olmadık şeylere konuşan diğer partiler ve sivil kitle örgütleri neredeler? Ya da, Erzurumlu nerede? Hepsi kayıplara karışmış… Ama yakında olmadık bir şey için, olmadık şekilde ortaya çıkar, birilerine ya yağ yakarlar, ya da yerden yere vurular. Ha, tabi birde klavye kabadayılarımız mevcuttur. Oturdukları yerden ahkâm keser, atarlar, tutarlar. Yazdıkları yorumları yayınlamayınca da, yandın gitti. Tehditler yağar. “Daha okumayacağım, okutmayacağım.” Yani sünnetçi korkusu verirler. Zaten başka verecekleri bir şey yoktur. Şimdi yeniden asıl konuma döneyim. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Erzurum’un Hasankale ilçesinde kendisini gördüğüne sevindiğini söyleyen vatandaşa “Sevindiğin nereden belli. Hadi bir takla at ya da oyna da sevindiğini görelim” demişti. Sonrada davul çaldırıp, vatandaşı oynatmıştı. Peki, bu işin tek suçlusu Bakan Şahin mi? Bakan Şahin ile birlikte tempo tutanlara ne demeli. Hiç izlediniz mi, kimler var o görüntülerde. Şehrin ve Pasinler’in hepsi oradaymış. Ne diyelim… Erzurumlu kadının dediği gibi, "Sahapsız memleket!"