SEYRİ ALEM ERZURUM
Bak sen şu Cumhur Seval-Semih Yetimoğlu ikilisine…
Onların ustalıkları da, isimleri de Erzurum sınırlarını aşalı zaten çok olmuştu.
Pek çok oyuncuya nasip olmayan takdir ve tebrike mazhar oldular.
Türklerin yaşadığı Avrupa ülkelerinde de ayakta alkışlandılar, hep izlendiler.
Evet…
Tam da tahmin ettiğiniz gibi Erzurum tiyatrosunun efsane isimlerinden, ayrılmaz ikilisinden söz ediyorum:
Cumhur Seval-Semih Yetimoğlu…
Ve elbette ki birbirinden kıymetli yol arkadaşları.
Yakup Çağlayan, Ercan Seval, Ahmet Ayık ve Feridun Korukçu…
Bu muhteşem ekip yine kendilerinden bekleneni icra ettiler.
Bu yıl da Ramazan geceleri bu muhteşem takım sayesinde şenlendi.
Muhtevası gibi adı da şahane:
“Seyri Alem Erzurum Ramazan”
Cumhur Seval- Semih Yetimoğlu ikilisini otuz yılı aşkın zamandır tanırım ve fırsat buldukça da mutlaka onları izlemeye giderim.
Geçen gün de öyle oldu.
İbrahim Erkal Dadaş Kültür Merkezi’ne gittim.
Tek perdelik bir komedi sahneleniyordu.
( Tam bu noktada önemli bir hususun altını çizme ihtiyacı duydum. Bugün Erzurum’da başta İbrahim Erkal olmak üzere, birbirinden kaliteli salonlarımız ve sanatçılarımıza sunulan imkan varsa… Bunu çok ama çok büyük oranda Başkan Mehmet Sekmen’e borçluyuz. Dadaş sineması bir mezbelelikti. Sekmen aldı onu bugünkü bu şahane kültür merkezine çevirdi. Seyirci memnun, sanatçı mutlu… Bu vesileyle Başkan Sekmen’e, büyükşehir belediyesinin kültür daire başkanlığına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. )
Seyri Alem Erzurum, şehir merkezinde bir kaç akşam seyircisiyle buluştu.
Şimdi ilçe turnesindeler.
Ramazanın son günlerinde yeniden aynı salonda sahne alacaklar.
Pekii bu tek perdelik komedi de ne var yahut da neyi anlatıyor?
Peşinen şu tespitimi aktarayım ardından söyleyeceklerimi söyleyeyim:
Çok sade bir oyun, abartı ve özentiden fersah fersah uzak.
Başkaları ne düşünür bilemem, lakin her dakikasını beğenerek izlediğim oyunda şu esasları gördüm:
Temiz bir dil…
Düzgün bir şive,
Kaliteli mizah…
Usta işi oyunculuk…
Erzurum’un Ramazan kültürüne hiciv-övgü arası naif dokunuşlar…
Geçmişe saygı…
Misafire verilen değer…
Ve en dikkatimi çeken husus ise, oyundaki karakterlerin günceli geçmişle buluşturmasıydı.
Besbelli ki titizlikle üzerinde çalışmışlar.
Şöyle bir ölçü koymuşlar:
Bizi tanıyan ve bizleri yıllardır izleyen seyircimiz yine çok gülsün, yine çok eğlensin, tamam… Fakat biz oyunlarımıza gençleri, yeni kuşağı da getirtebilmeliyiz. Onlara da hitap edecek bir dil ve mizah geliştirmeliyiz. Yani eskiyi korurken bugünü de ıskalamamalıyız…
Cumhur Seval-Semih Yetimoğlu ikilisi ve değerli oyuncu arkadaşları işte bunu ziyadesiyle başarmışlar.
İlk mektep talebesi bile izlerken keyif alıyordu.
Hani oyunda ki bir replikte, “Erzurum’da yalnızca insanlar değil şehir bile oruç tutar” cümlesi var ya…
Seyri Alem Erzurum’da da tiyatro var, değerlere saygı var.
Aşık geleneği, ozanlarımızın kültürümüzdeki yeri de unutulmamış…
Artık o da bir usta olan Aşık Rahim Er, oyunun bir yerinde öyle anlamlı bir giriş yapıyor ki…
Bir Reyhani’den bir de kendinden çaldı söyledi.
Hasılı herkese izlemelerini şiddetle tavsiye ediyorum.
Gittiğinize asla pişman olmazsınız.
Kıymetli dostlarım…
Yüreğinize, emeğinize, halis niyetinize sağlık…
İyi ki varsınız.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.