Siz Erzurum nedir bilir misiniz?
Hoş kimseden “aferin” almak için yahut da birilerinin hoşuna gitsin diye yazmıyoruz, ama bazen öyle acımasız tepkiye maruz kalıyoruz ki, ne İsa’ya yaranıyoruz, ne de Musa’ya… Tıpkı iki gün önceki “Seçimin sonucunu Güney belirleyecek” başlıklı yazımızda olduğu gibi… AK Partililer, şöhretlerine toz kondurmuyor, “Biz” diyorlar. “İkisi referandum, ikisi yerel, üçü de genel seçim olmak üzere toplam yedi seçim kazanmış bir partiyiz ve bu seçimin de uzak ara galibiyiz.” AK Parti bu çıkışı yapar da, yıllar yılı “Milliyetçiliğin kalesi” olarak nam salmış Erzurum’da, milliyetçi oyların adresi olan MHP alttan alır mı? Almıyorlar. İddiaları şu: “2009 yerel seçimlerinde, AKP’nin 56.8’ine karşı biz de 33.9 oy almışız. Tamam, aramızda 23.1 gibi fark var ancak bu fark, önümüzdeki seçimde ilçe ve köylerin de büyükşehir belediyesi için oy kullanacağı gerçeğinden hareketle hiç de kapanmayacak bir fark değildir.” İki gün önceki o yazıda, BDP gerçeğinin altını kalınca çizmiş olmamıza rağmen, bir itiraz sesi de BDP tabanından yükseldi. “12 Mart yerel seçimlerinin ortağıyız” diye söze başlayan BDP’liler, tez’lerini şu bakış açısıyla temellendiriyorlar: “BDP birkaç şehir hariç, Türkiye’de seçimlere özgür bir ortamda ve eşit şartlarda girmedi. Genel seçimlerde bağımsız adaylarla yarıştık ve misal Erzurum’da, tüm engellemelere rağmen 33 binin üzerinde oy aldık. Oysa Erzurum nüfusunun yaklaşık yüzde otuzu Kürt vatandaşlardan oluşuyor. Toplam seçmen sayısının 420 bin civarında olduğunu düşünürsek, Kürt seçmen sayısı da 126 bin civarındadır. Bu oy oranı, tek başına ana kent belediyesini kazanmaya yetmese bile belediye meclisinde ana muhalefet olmamız anlamına gelir.” Biz de zaten bunu söylemiştik. Demiştik ki, “Madem 12 Mart yerel seçimlerinde, köyler, beldeler ve ilçeler de büyükşehir için oy kullanacak. O halde Güney’deki oy potansiyeli seçimde dengeleri sarsabilir. Çünkü Güney ilçelerdeki seçmen sayısı öteki bölgelerdeki ilçelerden daha fazla…” 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde, AK Parti yüzde 69.25 (282 bin 745), MHP yüzde 13.32 (54 bin 402) BDP, daha doğrusu bağımsız aday ise 8.16 (33 bin 308) almış. CHP ve SP’ye sanki “yokmuş” gibi bakıyoruz ya, aslında bu doğru değil. Çünkü o seçimde, CHP 4.84 (19 bin 762) ve SP de yüzde 1.59 (6 bin 481) almış. İsimlerini yazmadığımız diğer küçük partileri de bu fasıldan ele alacak olursak, toplam 40 bin civarında bir oy boşa gitmiş oluyor. Demiştik ki, “Evet AK Parti Erzurum genelinde uzak ara birinci parti ama Güney’de BDP gerçeği var.” İşte bu iddiamıza sadece bir örnek: Son genel seçimde, AK Parti Karayazı’da yüzde 23.4 (2 bin 809) oy alırken BDP veya bağımsız aday da yüzde 73.6 (9 bin 635) almış. Aradaki uçurumu görüyor musunuz? Fark bu çapta olmasa bile BDP, Hınıs’ta, Karaçoban’da, Tekman’da, Çat’ta ve Horasan’da AK Parti’nin en ciddi rakibi konumunda… Son yerel seçimde MHP, Narman, Serdarlı ve Alvar olmak üzere, biri ilçe ikisi belde üç belediye kazanmasına (sonradan o başkanlar da AK Parti’ye katıldı) karşılık, BDP hiçbir ilçede sonuç alamamış ama özellikle Güney’de çoğu yerde seçimi kıl payı kaçırmış. Misal, Tekman… Hınıs’ta da Saadet Partisi sürpriz yapmıştı. AK Partili dönem içinde, geride kalan beş seçim ve iki referandumda Erzurum’daki Kürt vatandaşlarımızın kahır ekseriyeti, tercihini AK Parti’den yana yapmış. Oysa bu şehirde, toplam 120 bin Kürt seçmen var… Olur mu, olmaz mı elbette ki bilemeyiz; ama varsayımdan hareketle düşünecek olursak, 120 bin Kürt seçmenin yüzde ellisi “artık biz kendi partimize oy vereceğiz” dese bu, 60 bin oy anlamına gelir ki, başka bir ifadeyle BDP, bir önceki seçime göre, oy oranını yüzde seksen artırması demektir. Ve doğaldır ki BDP’nin oy oranını artırması, AK Parti’nin oy kaybetmesi ile sonuçlanacak. AK Partililer, “Niye bize her yerde çok güçlüsünüz, kimse sizin önünüzde duramaz” demek yerine, verdiğimiz bu rakamları önlerine alıp analiz yapmalıdırlar. Bir de bazı AK Partili dostların şöyle bir itirazı var: “Diyorsun ki, bu seçimde Kürt vatandaşlar BDP’yi tercih edebilir. Yanılıyorsun. Çünkü Kürtler tehdit ve baskı altında olmadıkları sürece BDP’ye oy vermeyecek” Tamam, bu da bir varsayım. Lakin tersi de kuvvetle muhtemel değil mi? 12 Mart yerel seçimlerinden sonra, bugünkü İl Genel Meclisi’nin yerini Büyükşehir Belediye Meclisi alacak. Şayet BDP yüzde 8.16 olan oy oranını iki katlayıp yüzde 18’e çıkarabilirse bu, en az 20 üye anlamına gelir… Yani ikinci parti olur. Demokrasi bu, tabii ki seçmenin iradesine ve tercihine kayıtsız saygı duyarız ve duyuyoruz. Fakat hani AK Parti diyor ya, “Erzurum bizim için önemlidir, çünkü Erzurum, muhafazakarlığın kalesidir.” MHP de cevap veriyor, “AK Parti son seçimlerde Erzurum’da hep birinci parti olmayı başarıyor lakin Erzurum esasında milliyetçiliğin kalesidir” El hak ikisi de doğru. Erzurum geleneksel anlamda da olsa dindar bir şehir olmakla beraber milliyetçi bir yapıdadır da… MHP birinci parti olmasa bile Erzurum, Türk milliyetçiliğinin temel taşlarından biridir. MHP bu gerçeği ne kadar önemsiyor bilemem ama Erzurum, her hangi bir şehir olmadığı için burada, BDP’nin ciddi üstünlük sağlaması, ülke genelinde dengelerin değişeceği anlamına gelir. AK Parti’nin de bu manzarayı görüyor olması lazım. Erzurum hariç tüm bölgede BDP’nin bariz bir atağı var. Diyelim ki 12 Mart’ta, BDP Erzurum’da ikinci parti oldu, bu sonuç, Türkiye’de taşları yerli yerinden oynatır. Bu sebeple diyoruz ki, Sayın Erdoğan, ‘ben ceketimi koysam seçim alırız” anlayışından vazgeçmezseniz, “Sayın Bahçeli, ‘Filanca beyin hatırını kıramadım aday ettim’ gibi realiteden uzak bir tutum sergilerseniz, oturur BDP’nin zaferi karşısında karşılıklı efkar dağıtırsınız. Erzurum, üzerine kumar oynanacak veya papatya falı açılacak bir şehir değil. Erzurum neresidir, diye merak edenler varsa hem tarihe baksınlar, hem de İsmet Paşa’nın “Doğu Raporu”na… Şayet dert eden varsa… “Halk BDP’yi tercih ederse siz buna isyan mı edeceksiniz?” diye soranların olduğunu görüyorum. Hayır; biz kimsenin iradesine itiraz etmeyiz, etme hakkına da sahip değiliz. Lakin, BDP’nin “zafer”inin PKK’ya yazılacak olduğunu bildiğimiz için, Erzurum üzerinden oyun içinde oyun kurulmasına itiraz ediyoruz. Ankara’da birileri Erzurum’u “taşrada bir şehir” olarak görme inadında ısrar ediyor. Evet Erzurum coğrafya olarak Doğu’da yani taşrada sırf beceriksiz adamlar elinde heder olmuş bir şehirdir. Haklısınız sizin müktesebatınız ancak bu kadarına yetiyor. Ama azıcık tarih bilseydiniz şunu görürdünüz: Erzurum yoksa, Ankara da yoktur. İnanmıyorsanız Erzurum Kongresi’ne sorunuz. Erzurum Kongresi dediysek, parti kongresinden söz etmiyoruz…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.