Adına şehir deniliyor ama...
Erzurum'un adına sadece şehir deniliyor. Oysa şehirden, hele hele büyükşehirden alakamız yok. İsteyen istediğini yapıyor. İsteyen istediği yeri işgal ediyor...İşte Mehmet Şener, bugünkü köşesini Erzurum'un kanayan yarasına ayırdı...
Adına "şehir" denilen bir yerde, böyle bir soru sormak, hiçte şık düşmüyor. Ama gelin görün ki, Erzurum'da kelimenin tam anlamıyla "kaldırım terörü" yaşanmaktadır. Hem öyle bir terör ki, sözde esnaf olan kimi magandalar, millete ait kaldırımları tek kuruş "katkı payı" veyahut "işkâliye" ödemeksizin, zapt etmiş durumdalar. Bu yüzden de, "Kaldırımlar kimin?" diye sorma ihtiyacı hissediyoruz.Erzurum'un trafik hali belli: Artan taşıt sayısına ve büyüyen nüfusa rağmen, aynı oranda ne cadde ve sokak açılıyor ne de kapalı yahut açık otoparklar yapılıyor. Hal böyle olunca, özellikle taşıt sahipleri, boş buldukları her alanı anında "park yeri"ne çeviriyor! Bunun üzerine bir de yayalara ait olması gereken, kaldırımların santim boş bırakılmayacak şekilde, otolarla kapatılması eklenince, trafik adına ortaya tam bir kepazelik çıkıyor. Yaşlısı, çocuğu, kadını ve engellisi yürüyecek kaldırım bulamayınca, araçların kullandığı caddelerden geçip gidiyorlar. Neredeyse saatte bir, trafik kazası olması bu yüzdendir. Gidip bakın hastanelerin acil servislerine, özellikle çocuk ve yaşlı insanları göreceksiniz, araç çarpması sonucu yoğun bakıma alınmış halde... Aslında hangi caddeye bakarsanız bakın, en azından bugünün ihtiyacını karşılayacak genişlikte kaldırımlar yapılmış. Şayet bu kaldırımlar, araç ve eşya ile kapatılmamış olsa, vatandaş hiçbir tehlikeye maruz kalmadan yürüyüp gidecek. Ama nerede, tüm kaldırımlar işkâl altında, belediyelerse yalnızca seyrediyor... Karyola satan karyolasını, buzdolabı satan buzdolabını, kanepe satan kanepesini bir güzel yerleştiriyor kaldırımlara... Hem öyle fütursuzca yerleştiriyorlar ki, olsa ki, geçmekte zorlandığınızda, itiraz etseniz üstüne bir de dayak yiyorsunuz. Bırakın Batı'yı, Türkiye'de bile, böylesi bir manzara, adına şehir denilen başka bir yerde zor olur. Erzurum, vaktiyle siyasi bir atraksiyon sonucu, adına "büyük" denilmiş, sıradan bir taşra şehridir. Siz bakmayın Erzurum'un olimpiyata falan aday olmasına, bu yapısıyla en fazla, "Taşranın en büyük şehri" unvanını alır o kadar... Belediyelerin birkaç temel görevlerinden birisi, yaya ve taşıt düzenini sağlayacak, üstyapıyı oluşturmaktır. Erzurum'da belediyeler ne hikmetse, bu konuda yeni bir şey yapmamak için kanlarının son damlasına kadar direniyorlar. Ya da, mevcut park yerlerinin amaçları dışında kullanılmasına göz yumuyorlar. Bütün dert deva, oy toplamak... Oysa asıl böyle aymazca davranmak sonucu oy kaybettiklerinin farkında değiller. Birkaç yüz esnafa şirin gözükmek için, on binlerce vatandaşın tepkisini çekiyorlar. Adam Gürcükapı'nın göbeğinde, en az beş araçlık bir alanı (kaldırımı) başına bir zaptiye koymak suretiyle gasp etmiş! Soruyorsunuz, "Burası size mi ait, yoksa kaldırım mı?" Cevap veriyor, "Bana ait, bir itirazın mı var?" Soruyorsunuz, "Yani belediyeden işkâliye ödemek suretiyle mi kiraladınız?" Cevap veriyor, "Çek git, başlattırma belediyesine, kirasına..." Bu adamın, bu şehirde hiçbir yaptırımla karşılaşmayacağını biliyoruz. Çünkü muhtemelen ya başkanın cep telefonunu çevirir, ya da bir mebusun... Kaç zamandır yazıp çiziyoruz, "Erzurum maganda ve şehir eşkıyalarının istilasına uğradı" diye... Kimin umurunda, ne polis parmağını kıpırdatıyor ne de belediyeler... Bu konuyla, yani işkâl edilen kaldırımlarla ilgili olarak, bazı belediye yöneticileriyle görüştüm. Baktım ki telefondaki yetkililer benden de dertliydi. "Operasyon yapacağız, basın bize destek versin" dediler ama kendileri de umutlu değildi! Ben de peşinen "Siz böyle bir operasyon yapın, kati bir irade sergileyin basın arkanızda olur" dedim. Allah aşkınıza, şu Cumhuriyet Caddesi'nin hali nedir öyle... Vatandaş, en baba sirkteki en usta cambazlara taş çıkartacak figürlerle, araçların arasından sağ çıkmaya çalışıyor. Neresi araç yolu, neresi kaldırım belli değil. Bir de bazı züppeler var ki, direksiyonun başına geçince, içindeki psikopatlık duyguları açığa çıkıyor, başlıyor araçla yayaları taciz etmeye, korkutmaya... Hemen yanı başında polis izliyor, az ileride zabıta bakıyor! Bizim Cumhuriyet Caddesi'ni, Ankara'nın Kızılay'ına benzetecek olursak, vaktiyle orada da araç ve yaya trafiği iç içeyken, aklı başında, iş bilen yöneticiler sayesinde, Ankara o sorunu aşalı yıllar oldu. Aynı şekilde, Erzurum da bu trafik terörünü aşabilir. Yeter ki samimi bir irade sergilensin. Kaldırımları esnafın sattığı ürünler, caddeleri düzensizlik tarafından işkâl edilmiş bir şehre, değil üç beş tane, yüz tane alt geçit yapsanız kaç para eder? Sayın başkanlar, başkasını bilmem ama Palandöken size, kaldırım terörüne son verme mücadelenizde sonuna kadar destek olacaktır. Haydi, görelim sizi...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.