Erzurum bunu göremiyor!
Dünya Erzurum'un farkında. Erzurum'u sadace biz ve seçtiklerimiz göremiyor. İşte Abdullah Aymaz o görmedigimiz Erzurum'u yazdı...
"Erzurum bizim akrabamız" Japonyalı Prof. Dr. Yoshiaki Sasaki, Erzurum'umuz için de şu tesbitlerde bulundu: "Erzurum'a çok önem vermelisiniz. Diğer dünya ülkeleri için de çok ehemmiyetli olduğunu düşünüyorum. Japon İmparatorluğu'nun putsuz dininden olan Deguchi Onisaburo isimli Şinto rahibi bundan yetmiş seksen yıl önce Erzurum'a gelmek istemiş ama gelememiş. Ama mezarından toprak götürülmesini vasiyet etmiş. Onun mensuplarından Şinto dininin "Oomoto" (Hakikat) mezhebinden Odauchi San bana, Deguchi Onisaburo'nun mezarından aldığı bir avuç toprak ile bir avuç tuzu Erzurum'a götürmemi söyledi. Ben de bir zamanlar Japon ordusunun bile kendisinden çekindiği, halk içinde büyük bir taban gücü olan ve "Erzurum bizim akrabamız!" diyen Deguchi Onisaburo'nun mezarından alınan toprak ve tuz ile 2007'de yola çıktım. Japonlar için tuz ve toprak mühimdir. Gerçekten merak ediyordum. Türkiye'ye çok gelip gitmiştim ama Erzurum'a hiç gitmemiştim. Uçak Erzurum'un üzerinde iken yani inişten dakikalarca önce bulutlarda net bir şekilde bazı görüntülerle karşılaştım. Normalde ben, matematik ve mantık kafası taşıyan ve böyle ruhî ve manevî şeylere kapalı bir yapıya sahibim ama... Bir insan ellerini açmış dua ediyordu. Japonlar için bereketi temsil eden bir balık vardı. Alnına ip bağlamış bir çocuk neşe ile koşuyor, gülümsüyor ve oynuyordu. Alt tarafta da büyük ve uzun bir sıra halinde birbiri arkası sıra giden bir insan topluluğu vardı... Bunları çok net gördüm. Hayalde canlandırma falan değil... Yani uçağın penceresinden bulutlara bakarken bütün bunları bulutların içinde görüyordum. (Sonra gördüklerini bir kâğıda çizip bana verdi. A. Aymaz) Uçaktan indikten sonra beni karşılayanlarla beraber bir arabaya bindik. Benim burnuma hoş ve değişik bir ot ve çimen kokusu geldi. 'Bu ne? Siz de benim duyduğum kokuyu duyuyor musunuz?' diye sordum. 'Evet! Çimen kolonyası kokusu!' dediler. Erzurum'u çok sevdim. Ruhum hemen kaynaştı. Sanki ben Erzurum'da doğmuşum ve göbeğim burada kesilmiş gibiydi; hiç yabancım değildi. Bende öyle kesin bir kanaat oluştu ki, hiçbir ırk ve renk fark etmeksizin Avrupa'dan Japonya'dan kim gelirse gelsin, Erzurum'u sevecek... Gerçekten sever. Orta Asya'dan da gelseler 'Memleketimiz!..' diyecekler. Diyorum ki, Nuh Tufanı'nın olduğu Ağrı Dağı'na da yakın olan Erzurum acaba turistik bir ziyaret yeri haline getirilebilir mi? İstanbul gibi diğer dinden insanların ibadet ihtiyaçlarının da temin edileceği ortamlar hazırlanabilir mi? Ortaklaşa kullanılacak bir konferans merkezi olabilir mi?" "Bence Budist, Hıristiyan, Yahudî grupları Erzurum'a götürüp, oraları gezdirdikten sonra hissiyatlarını öğrenmek için bir sormanız lazım, bakalım ne diyecekler. Söylediklerimi tasdik edip 'Farklı şeyler hissettik. Ayrı bir ruhaniyatı olan hoş bir belde!' diyeceklerinden eminim. Ben bazı yerlerde Erzurum'la ilgili bu duyguları anlatırken orada yetişmiş İbrahim Hakkı Hazretleri, Efe Hazretleri, Fethullah Gülen Hocaefendi gibi zatlardan da bahsettiler. Milli Mücadele'nin de Erzurum Kongresi'yle oradan başladığını söylediler... İşte bir sekineyi ve bir manevi atmosferi fark ettiğim Erzurum'un bende uyandırdığı duyguları... Deguchi'nin mezarından Rahip Odauchi'nin alıp bana verdiği toprağı ve tuzu Erzurum'da bir medresenin yanındaki mezarlığın üzerine serptim." Ortadoğu uzmanı ve politika bilimi dersleri veren Prof. Dr. Yoshiaki Sasaki Bey'in sözlerindeki mesajı anlamamız gerekir diye düşünüyorum. a.aymaz@zaman.com.tr
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.