Dadaşlar'dan Başkana Erzurum Büyükşehir Belediyesi'ne, vatandaşlardan mesaj var... Konu yönü değiştirilen trafik... Menderes Caddesi, Taşhan civarı ve Ayazpaşa Caddesi'nde kelimenin tam anlamıyla 'Rezalet' yaşanıyormuş... 40 yıllık Ayazpaşa Caddesi'nin akışını tersine çevirmiş yetkililer.. Oysa daha önce, Menderes Caddesi'ndeki trafiğinin yoğunluğunu, akış yönünü değiştirdiği için rahatlatıyormuş... Eh, zaten trafiği taşıma kapasitesi kısıtlı olan bir yola, artı yük binince ne olur? Keşmekeş... YOLLAR DEĞİŞTİ En büyük kaygı, Taşhan'a otobüslerle ziyarete gelen turistler konusunda... Zaten sınırlı sayıda turistin uğradığı alana, bırakın otobüsle girmeyi, binek araçla giren bile çıkamıyormuş... Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ahmet Küçükler, kent için son derece parlak projelere imza atan bir isim... Eminim, bu aksayışa bir çare düşünecektir... Bu arada bir küçük not da Dadaşlar'a; sakın İstanbul'a gelmeyin araçlarınızla... Bir gün sokağa çıkmasak, yollar değişiyor. Hatta bazen gün içinde iki kez, yön değişikliği yapıldığı da varki. Millet bu yüzden gırtlak, gırtlağa geliyor kavşaklarda... Ama bizler kanıksadık. Giderek ısıtılan suyun içinde yanmaya mahkum kurbağalar gibiyiz... Sesimiz bile çıkmıyor... Taburede 60 yıl 'Titremek... Kuş kanatlarında zamanı, Doğanın gizemli müziğinde, Bir ses olmak ılık meltemlerde, Okşamak sevdiklerinin yüreğini, Toprak olmak, çiçek olmak, Buram, buram kokmak ilkbaharlarda.. Sonsuz bir hiçlikle sarmak sevdiklerini Bazen bir gölge olmak, Işık olmak yüreklerine, Hiç unutulmamak...' Böyle diyordu babası Prof. Ergican Saydam'ın ölüm ilanında Ezgi Saydam... Dün ebedi istirahatgahına teslim edildi Ergican Hoca... Nur içinde yatsın... Saydam Ailesi ile tanıştığımda, 3-4 yaşlarındaydım... Ablam Nil, Cağaloğlu'ndaki Belediye konservatuarında rahmetli Hülya Saydam'ın öğrencisiydi. Pırıltılı yeteneği onun 'konser sanatçısı' olma yolunda eğitime sürüklenmesine vesile oldu... Günde 8 saat piyano çalmanın bile yetmediği süreçler... KONSERVATUAR SONRASI Ardından ben yetiştim... Bir yıllık keman macerasından sonra, Ova Sünder'in öğrencisi olarak piyanoya başladım... Emin olun, üniversite öğrencilerinin 'yoğun' kabul edilen eğitim işkencelerinin fevkinde zamanlardı... Konservatuar sonrası Ergican Saydam'ın eşi Ayla Saydam'a gidilirdi tempoyu arttırmak için... Ya Meleknaz'a ya da Şişli'deki evlerine... Ergican Bey sakin, son derece huzurlu, kendisini tamamıyla müziğe adamış bir virtüözdü... Öyle keskin bir karakter barındırırdı ki stilinde, onun öğrencileri, piyano başına geçtiğinde hemen 'Siz Ergican Saydam'ın öğrencisi misiniz?' diye sorardım. Ki, hiç yanıldığım da olmadı... Kızları Ezgi Saydam bir Mezzo Soprana oldu... Ergican Bey'le yaptıkları Duo çalışmaların izleri hala kulaklarda... SANATÇI NASIL OLMALI? Biz, sanatın, sanatçının nasıl olması gerektiğini, hayatın ritimsel sırlarına yolculuğu, barışıklığı, nezaketi notalarla harmanladıkları ortamlarda öğrendik, sayelerinde... Yolculuğu yarıda kestik belki ama hayatımızda daim kaldı kattıkları... Bir klasik eserdeki örgüleme, piano, forte, dolce, crescendo- decrescendo (yumuşak, sert-tatlı- sertten aniden yumuşayan, yumuşaktan aniden sertleşen) arasındaki geçişler, hayatın içinde karşılaştığımız durumlardan farksız... Hepsini aynı eserin içinde hazmederek yorumlamak, sızlanmadan, abartmadan, işaretlere uyarak tamamlamak sadece müzikal anlamda değil, yaşamın içinde de bir virtüöz olmanızı sağlayabilir... Yazık ki; bu yolculuğu sunan birbirinden değerli rehberleri tek, tek kaybediyoruz... Müziğin ve hayatın en anlamlı tarafı öksüzleşiyor giderek... Bugün bir popüler müziğin kahramanlarından birini yitirmiş olsaydık, duymayan kalmazdı memlekette... Manşetlerde, ekranlarda yankılanırdı izleri... Ama gerçek sanatçılar, sadece onları yaşayanlarda kalıyor ilelebet... Ne hazin değil mi?2009-12-22 10:54:44